Dediler, Cennet’ten bir Huri gelmiş:
Esmiş gökyüzünün sevda yelleri!
Cümle alem seyre dalmış Huri’yi,
Hayretten tutulmuş insan dilleri!
Gelişi cihanı boğmuş sevince;
Bu yılı da geçtik, gelen yıllara;
Sabırla gelecek, yaz verenler var.
Milletin derdini atıp kenara,
Şükür, beyanatı tez verenler var.
Yoksulluk sınırı arş-ı âlâda,
Hinlikle delalet arkadaş olmuş;
Elbette ki farkındayız, vesselam!
Meydanlar biçare gafille dolmuş;
Uzak değil yakındayız, vesselam!
Devletin kadrini bilmeli kişi,
Ey sevdiğim, bu gönlümü,
Tepinerek talan ettin.
Hani sözler kavi idi;
Tamamını yalan ettin.
Ne ağası, ne de beyi,
Daim esmez asla boran,
Dineceği gün yakındır.
Baki değil hiçbir devran;
Döneceği gün yakındır.
Sürüp gitmez ilelebet;
Vefasız dostların ardından kalan;
Yalnızlık, yalnızlık, yine yalnızlık...
Dünyada var mı ki gerçek dost bulan;
Yalnızlık, yalnızlık, yine yalnızlık...
Peydah olur: Sanki temiz, sabidir;
Az sabredin, sonu refah
Diyenlere kanıyoruz.
Beyaz değil, belli siyah;
Karayı ak sanıyoruz.
Söyle Kaptan, hedef nere?
"İki bin yirmi yılı" geliyor, çağlayarak;
"İki bin on dokuz" da gitti, el sallayarak.
Kimsenin gücü yetmez, zamanı durdurmaya;
Gelen takvim yılını, ortadan kaldırmaya.
Dünyalı değil ki zaten, besbelli;
Sanki gökyüzünden geliyor gibi.
Bakmak için değil o keskin gözler;
İnsan yüreğini deliyor gibi...
Güzellik şanından saltanatına,
Barış deyip vuranları
Ezmenin zamanı geldi.
Türk’ün bağlı kollarını;
Çözmenin zamanı geldi.
Gafil kişi kem küm eder,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!