Dursun Elmas Şiirleri - Şair Dursun Elmas

Genel merkezi Ankara’da bulunan “Sivri Kalemler Derneği” İstanbul Buluşması coşkulu bir katılımla yapıldı.

Sivri Kalemler” Şiir-Edebiyat ve Kültür DERNEĞİ’nin; 25 Kasım 2007 Pazar günü, Erguvan Cafe (İskele Cd. No:3/A Bakırköy-İstanbul) de geniş katılımlı bir toplantı yaptı.

Sebahattin ABİ’nin sunumundan sonra dernek başkanı

Sade sözünü değil,
Özünü istiyorum.
Bedenimi yakacak
Közünü istiyorum.

Yüreğimi sımsıkı

Yaktım artık gemileri,
Aramam artık yitik sevdalarımı,
Seninle unutup dünü,
Seninle yaşamak var yarınlarımı! ..

Seni yaşarım sensiz gecelerde,

Mimarlık tarihimize ışık tutan araştırmaların sahibi
Yard. Doç. Dr. Selman CAN:
‘BALYANLAR MİMAR DEĞİL, MÜTEAHHİT! ’

İstanbul’u bir inci tanesi gibi süsleyen bazı saray, köşk, kışla, cami ve devlet dairelerinin mimarı Balyan ailesi değilmiş. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Selman CAN Balyanlar’ın, bilinenin aksine mimar değil müteahhit olduklarını Osmanlı arşivlerine dayanarak belgeledi. Ufuk Ötesi Gazetesi, yaptığı araştırmaları büyük yankı uyandıran Selman Can ile röportaj yaparak bir ilke daha imza atmanın haklı gururunu siz değerli okuyucularıyla paylaşıyor.

Asla,utanmak hissi ahlâksızda bulunmaz
Halktan utanmıyorsa,o Hak'tan da utanmaz.

İşaya – Bab/64
SENİN hasımlarına ismini bildiresin, milletler senin yüzünden titresinler diye, keşke gökleri yarsan da insen, ateşin tutuşturduğu çalılar gibi, ateşin kaynattığı sular gibi senin yüzünden dağlar sarsılsa! Sen, beklemediğimiz korkunç şeyleri yaptığın zaman indin, dağlar senin yüzünden sarsıldı. Çünkü eski zamandan beri kimse işitmedi ve kulak duymadı ve göz senden başka Allah görmedi, bir Allah ki, kendisini bekleyen için işler. Mesrur olup salah işleyen adamı, senin yolunda seni ananları karşılasın; işte, sen öfkelendin, bizde suçlar işledik, çoktan beri onların içindeyiz ve biz kurtulur muyuz? Çünkü hepimiz bir murdar gibi olduk ve bütün salah işlerimiz kirli esvap gibidir ve hepimiz yaprak gibi soluyoruz ve bizi fesatlarımız yel gibi alıp götürüyor. Ve senin ismini çağıran, sana tutunmak için kendini uyandıran yok; çünkü didarını bizden örttün ve bizi fesatlarımızın elile bitirdin.
Ve şimdi, ya RAB sen Babamızsın; biz balçığız ve sen çömlekçisin ve hepimiz senin elinin işiyiz………..… İşte yalvarıyoruz bak hepimiz senin kavmınız. Mukaddes şehirlerin çöl oldular, Sion çöl oldu, Yeruşalim bir virane…………… Ve hoşlandığımız yerlerin hepsi harap oldu. Böyle iken de, ya RAB, kendini tutacak mısın? Susacak mısın ve bizi çok alçaltacak mısın?

İşaya – Bab/65
…………. İyi olmayan yolda kendi düşünceleri ardınca yürüyen asi kavma bütün gün ellerimi uzattım; o kavm ki, bahçelerde kurban keserek ve tuğlalar üzerinde buhur yakarak, daima karşımda beni öfkelendirirler; Kabirler arasında oturur ve gizli yerlerde geceyi geçirirler; domuz eti yerler, ve kapılarında mekruh etlerin suyu var; o kavm ki: Yerinde dur, bana yaklaşma, çünkü ben senden mukaddesim, derler. Onlar benim burnumda duman, bütün gün yanan ateşimdir……….

Talihin uğursuz dönemlerinde,
Yıkıldım yürüdüm, düştüm yürüdüm.
Feleğin sinemde tutuşturduğu
Hicran ateşinde piştim yürüdüm

Aldırmadan fırtınaya borana,

YANDIRIR ATAŞA BENİ

Sevdasına tutulduğum,
Çalar taştan taşa beni.
Hasretiyle kavrulduğum,
Yandırır ataşa beni.

Taşın taş bağrına bir tohum düştü,
Aşkın havasına uyandı çiçek.
Taşın sert yüzüne bir sığal çekti
Güneşin nuruna boyandı çiçek.

Sevgisi bağrında gül açan günden,

TEPEDEN TIRNAĞA HIRS İÇİNDEYİM

Bu gidişat beni hoşnut etmiyor
Tepeden tırnağa hırs içindeyim
Felaketler başımızdan gitmiyor
Tepeden tırnağa hırs içindeyim