Sen ey kalbim!
İçimdeki masum çocuk,
Daha hüzne aşina olmamışken,
Daha yetecek kadar ümit varken,
Anımsa, anımsa artık dönüş yollarını
Solmadan bütün nar çiçekleri!
Yarım kalmasın artık,
Aşk tadında söylenen türkümüz
Tarihin ihanetine haykıran çığlığımız,
Yarınlara gebe gök yüzümüz,
Adına türkü çığırdığımız liberta düşü,
Ve sevgilinin al dudaklarına dokunuş
hazal'a...
Alıp sırtıma düşlerimi gider gibiyim;
Aldırmadan mayınlara,
Sevgilinin işgalsiz yüreğine
Göçebe bir aşkın kalkış vaktinde
Düştü çığ, üstüne bir yaşamın
Bembeyaz beldelerin gözüydü kapanan
Kalbine mıhlanan bir cerihaydı gecenin
Kurşundu alnına sıkılan
Akan gözyaşlarıydı sessizliğin
Varamadı denizlere içimizdeki nehir
Kentin kaldırımlarına yağarsın diye,
Bir bir dolaştım üryan karanlıklarda.
Daralan sokaklarda çıkmazlarımın ayak izleri vardı,
Sırılsıklam bir sen yeridir artık yürek…
Hasret bulutları gibi toplanmış yer gök
Dağılmaz mı bu kasvetli zemheri, bu ayaz,
Gri bir atmosfer tabakası,yığılırken şehrin üstüne
Toprak damlı evlerden,
mavi düşler yükselir
Kırmızı tonlarda
Ve şehir sarı bir çığlıktır
Mat rengi yokluğunda
Hazal'a...
Sana kavuşabilmenin ihtimalini düşünürken ansızın,
Yüreğimin derinliklerinde alevler tutuşur
usul usul.
Sığdırabilmek ne zor seni
bir Cudi’ye,
Kabarıyor hüznün suları çocukların gözünden
Ölürken bir yaşam güzlerin duldalarında…
Ürkütülürken yarınlar yorgun düşer gece,
Eteklerine dökülür Cudi’nin bir bir yıldızlar,
Sabır taşı zir ü zeber olur.
Kelepçelenmiş bir aşkın kanayan ellerinden
Karmaşanın ortasında büyür gelincik,
Tezat bir gülüş olur koklar geceyi.
Boy verirken endamında karanlığın,
Gölgesinde yalnızlıktır bütün betimsiz düşlerin…
Aşk parçalanmış bir yarındır bu oyunda,
Mezopotamya’da Seni Yaşamak...
Anlatamadım seni Fırat’a,
o da sen gibi akar yüreğime derinden derine...
Haykıramadım Cudi’ye seni,
o da sen gibi çatar kaşlarını sevdama...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!