Bir sinek vızıldıyor,
Aptal!
Gözü dönmüş,
Dört,
Dört dönmüş.
Ne yapacağını kestiremiyorum,
Ben bu hayattan göçüp gittikten sonra
Sanırım ahlakım değişecek,gerisin geriye açılacak kapılar
Rüzgardan aşağılara savrulacak insan saydıklarımız
Ve gurur yitirecek kendini
Bir çocuk ağlayacak daha beşiğinde
Gözleri kapalı ve inatçı bir çığlık ile masum olduğumu anlatmaya çalışacak
Mer, Hava ve yeni Ay
Çıplak putların eşliğinde sahip ol bana
Göre, Sarnıç ve Petunya
Sessiz bir çığlık ile özdeş
Derin rüzgarlarını hissediyorum
Esiyorsun ılgın ılgın
Rengin, soluk duvarların kokusunu yansıtıyor
Ruhundan bahsediyorum
Berraklığın
Akan bir nehirden su içen ceylan yavrusu..
Hak veriyorum,
Evet ve evet tekrar
Hak veriyorum, bunu iyi tanıyorum.
Gülmeye,
Hak veriyorum,
-Asil Marshe nasıl değilsin..
+Ölü gibi değilim, hala yaşıyorum..
-Bekliyoruz öyle ise kabullen.
+Kabullenmek, sancılı bir Evet’i şakakların kanarmış-casına doğurur değil mi ?___
-Evet..
Sana, seviyorum dersem,
Bende kal.
Hoş kalmadan evvel,
Mavi ol.
Daha bir güzel okunursun,
Yani, okunur dudakların,
Tam da şakaklarımın eseridir bu kavga
Benin adeta yenilgiyle inleyişi
Bilmem kaç şiddetinde yanarlı bir deprem sarsıntısıdır.
Kasıklarımdan ürpermeye başladığım
Bu kavga,
Çıngıraklı bir ekmek kavgasıdır.
Kaldı ki günah işlemeye
Öteberi zamanın peynir altı sularında
Düşmanı alt etmeye bir piyon,
Bir şaklaban ve küheylanla giderken
Gayet sıcak kanlı delilikleri ses tonlarımıza kadar eşlik edebiliyorduk
Otumtrak yemişler aşeren küheylan
Yağsın karlar damdan aşağı
Bir perde ölüsünü gömsün temmuz aşkamı
Yağsın kumlar çöller taşsın
Kucakla beni sana merhab-a
Merhab-a
Bu çok derin bir soluk alış
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!