Dağların eteğinden tutmuşken
bırak özgürce uçsun düşlerin
kanatların bir serçe kuş gibi çırpınsın
aldığın her darbe için biraz daha uç
git uzaklara sevdiklerin son kurşunu
sıkmadan topla yarım yamalak düşlerini
Sana Mahcubum
Yaprak ağaca toprak taşa
Çiçek suya martı deryaya
Ay mehtaba yıldız karanlığa
Ben sana, sana mahcubum…
Maviş
Gelincik tarlası,yanağına konmuş
Al,al yanakların,
Allah tüm güzelliği
Sana,mı vermiş…
Nazar boncuğu tak göğsüne
İstanbul'un koynunda yatar kız kulesi gelin gibi süslenmiş tülden elbisesi derya sarmış dört bir yadan düş ötesi dalgalanır kıvrım kıvrım etekleri
alkış tutar mutluluğa martı sesleri
rüzgâr kıvrımlarını öper mavidir rengi
denizin etekleri süpürür tüm kıyıları
yere ışıyan güneş getirir baharları
KÜÇÜK KIZ
Kalemim var,yazmasına yazarım
Ağaç diker,toprağını kazarım
Silgim yok yazdığımı nasıl silerim?
Haramı düşmanımın boğazında bilirim
Küçüktü ellerim, masumdu hayallerim
Yaşarken daha çok yandım
Ölünce de alın yakın bedenimi
Bedenimin alevleri sarsın kıyametinizi
Ve bilin ki, bir damla gözyaşım akmaz üstünüze
Kurutunuz sevgimi,
Mecnuna döndüm
Dertli bir kulunum huzuruna geldim
Çaresizim divanına geldim
Allah im aşkınla mecnuna döndüm
Boş hayatı bırakıp ebediyete döndüm
Karanlığı bölen sabahı
doğurdu geceler.
ıssız kumsalda deniz
dalgaları vurur yüzüme
öksüz kaldık, yitik sevdalarda
umutlar sularda batık.
Bir küsüp bir barışırsın,
Aklı karışık kendi ile yarışırsın
Ne dünü ne bu günü bilensin,
Aşkı hava, acıyı dava sanırsın
Başkasını bulur diğerini unutursun,
Sen sevdadan ne anlarsın…
SENİ GÖRÜNCE
Gün ışığını bugünde görmek
büyük bir nimet...
insanı güldürebilmek
büyük bir meziyet...
sevebilmek ibadet
Kalemine yüreğine sağlık...