Umut pazarlıklarının
Küçük mezatlarını gömme zamanlarına
Yenikliğimi kabul ediyorum
Neden sorularının anlamsız çerçevelere bürünmüş
Siyah beyaz tablolarını
Üç boyutlu zamansızlıklara eşlik ettirdim
Silinmiş hatıra sayfalarımın
En son yaprağında
Kağıdın kalemime yenik düştüğü
Zaman aralıklarında sevdim seni
Sen kaldın geriye
Haydi koşalım
Soluğumuz boğazımızı yırtıncaya
Çatlayıncaya
Patlayıncaya kadar,
Ardımızdakileri görmeyinceye kadar,
Koşalım koşalım...
Ben yalnız başına düşmeyi
Ne yeni yürümeye çalışan bir bebeğin, atacağı ilk adımda
Bulamadığı anne elinden sonra yüzüstü düşmesinde
Ne de adına dilek tutulmamış bir yıldızın
Hangi boşlukta kaybolacağını bilmediği
Bir düşüşte öğrenmedim
Dilimde akşamdan kalma bayat bir şarkı
Yoksun...
Daha önceden de yok olmuştun
Var oldun sandım gördüm, yaşadım
Ama yoksun...
Benimkine bizim oralarda hayal derler
Eskiden yalnız ben vardım
Benimle nefes alan bir ben
Yalnızlıklar rıhtımında
Cebime doldurmusum yagmur sularını
Hayatım gibi cebim yağmur tutmaz
Ne bilirdim
Gidişlerden
Geriye bıraktığın
Gözyaşımın izinin yerinin
Tuz kurusu
Kabuk bağlayışları
Keşkelerle süslenmiş derin bir ah!
Ve ben gidiyorum
Ardımda yorgun
Meçhul sevdalar bırakarak
Attığım adımın hangi adres boşluğunu
Dolduracağını bilmeden
Sedece ve sadece gidiyorum
Topladım ne var ne yoksa evimden
Son kez sen den kalan son kalıntıları topladım
Onları asarken duvara oysa ne de hevesli idim.
Burası senin, burası benim, burası oğlumun, burası kızımın
Rüyasının güzelliğiydi avutan beni
Eyvallah saatlerime yenikliğimde
Yalnızlıklarımın ortasında
Yalınayak uygun adımlarla geçme
Vakitlerim geldi yine
Yalnızlıklarımın üzerinden
Beton zeminlerin soğuk yanakları değdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!