Yoluna öldüğüm ey nazlı güzel
Gayrı şu canımı aldın yetmez mi
Cananım bildiğim ey nazlı güzel
Gönlüme dertleri saldın yetmez mi
Bu nasıl yaradır izi gitmiyor
Bir güzel anlatsam eşsizdir kendi
Kara kaş altında yıldız gözü var
Sevdasından gönlüm kavruldu yandı
Hem harlı ateşi hem de közü var
Gözleri nemlidir ceylan bakışlı
Sinemde bir büyük ateş
Söndürmeye su bulunmaz
Neredesin ey nazlı kuş
Düş var kendisi bulunmaz
Bekledim bahtım düzelmez
Cennet gülleri yüzünden derilir
Sırma saçlara inciler örülür
Bizim davamız mahşerde görülür
Orada bile yüzüme gülmezsin
Yordun beni, imanımı gevrettin
Hayatta isek sayende
Mirasın bizle güvende
Koştuk sen çalış diyende
Var ol ulu yüce Ata
Düşmanları sen yok ettin
Baharı yazı geçti de gönlümün
Bir görmediğim kış ile güz kaldı
Bunca zamandır bana cevreyledin
Yara iyileşse de kesin iz kaldı
Bade oldum da kadehlere doldum
Andelip ötüşlüm çiçek kokuşlum
Al yanakta ekili gülleri var
Dağların ceylanı, maral bakışlım
Nice aşığı nice kulları var
Böyle güzel bakan yoktur dünyada
Cennetten çıkmış yüzünün ölçüsü
Hiç bu kadar kusursuz olunur mu
Nerede hani mermeri alçısı
Heykel gibisin, tayın bulunur mu
Günlerce gözünün içine baksam
Zalim yar düşmüş canımın kastına
Üstüme doğru geliyor ateşi
Senin ismini verdim bu destana
Üstüme doğsana sabah güneşi
Mezarımı eşip giydim kefeni
Zeytin gözlerinden yağ mı damladı
Yüzüne göz alıcı nurlar inmiş
Melekler kalbinde çay mı demledi
İyilik merhamet kalbine sinmiş
Öyle bir güzel ki yoktur benzeri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!