Kulakta küpe, burnunda hızması
Güzel yüzü inci boncuk dizmesi
Yakışır mı sana aşık üzmesi
Şirin yanaklardan bir buse koklat
Dilleri pekmez, şerbet şelalesi
Susuz kalmış yaprak gibi saraldım
Seni düşünüp düşünüp daraldım
Attığın oktan sineme yar'aldım
Nerden bileydim de vuracağını
Türlü çiçek açacakken baharda
Gönlüm bozardı oldu yazı yaban
Bahçemde goncagüller bitmez gayrı
Değmez kazma kürek, işlemez saban
Taşa döndüm kalınca senden ayrı
Kurudu içimde yeşeren fidan
Beklerim gelir elimden tutarsan
Ellerim senin için boş güzel
Ölmeden beni mezara atarsan
Derim toprağın altı ne hoş güzel
Senden gelen ölüme de razıyım
Akşam olup karanlıklar çökünce
Kasvet bulutları üstüme biner
Dağların ardından bir ay çıkınca
İçimde kopan fırtınalar diner
Düşe dalınca dünya hali biter
Gözünün üstüne düşer zülüfün
Görenler diyor sanki bir sarmaşık
Kelimelere sığmıyor tarifin
Seni betimlemek gayet karmaşık
Benle acı çeker yazdığım kalem
Senden her ne gelecekse razıyım
Sen bilmesen de alnındaki yazıyım
Keklik isen arkanda ben tazıyım
Düşmüşüm ölene kadar peşine
Daha ölmeden mezarımı kazdım
Yar divan kurdu katli fermanıma
Dönmez karardan kıyacak canıma
Böyle ulaşır mıyım dermanıma
Ölüp gitmek çare olsa derdime
Canım çıksa da kalırsın hatrımda
Ömrüm yettikçe kapında köleyim
Sen öl de ben hemen şimdi öleyim
Mutlu ol ki ben de mutlu olayım
Sen istersen yine sevme sevdiğim
Yürek bir tırtıldır, aşk ise koza
Sevda davasına ben de bulaştım
Ne mutlu oldum ne yare ulaştım
Zalim felekle yıllarca güleştim
En sonunda beni yendi, tuş etti
Doğruca belli edersem niyeti
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!