Hasta, yorulmuş bir bahar gibi ömrüm
Ve bir cana hasretin kalırsa günler ardında
Kalıp düşer cana bedenim
Umurunda mı insan olanın?
Kalıp esaretinde aşk-ı vicdanın.
Sen eserler verirsin hayat diye
Gözlerimden kaçanlar;
Aslında kaçmadılar.
Seni gözlerimde tutabildiğim,
Ellerime alabildiğim an
Bu kadar olmasa gerek
Gördüklerim yalan değil,
Geceden,
Hep geceden kaldık.
Sessiz, kimsesiz
Ve sizsiz bir heceden kaldık.
Güllerin mateminde
Sarmalanmış bir papirüs yaprağında,
Yazılarımın gülüşmeleri.
Ey bu yaraların çaresinde arandığım
Ve bu zamanların, kirletilmemiş hayaller.
İnce, çok ince bir denizyıldızı gece.
Ne anlamışsak kardır hayatta,
Geleceğe ne kadar güvenmişsek kardır.
Övünçlerimiz öyle mahmurdur ki,
Sevginde yaşamayı kılar
Unutma,
Işıksın sen...
Gülmek istedim çünkü içimde sen varsın
Çıkarmadım gülüşünü yüzümden
Çok istedim hep bende kalsın
Yüzümü kirlettim, acımı bilmeden.
Bu çocuk ağlamayı öğrendi neden,
Aynalarıydı,
Durmadan savrulup, çarpışan kendileriyle.
Niyedir hep aynalarda sakladık, en tarifsiz hayallerimizi.
Oralardan gördük kendimizi ve küçüklüğümüzü.
Onlar ki gökyüzünde yapışmış dururlar,
İşte böyle arzulardan arta kalır,
Yâre dokunduğum sitemsiz ayrılık.
Gümüş tepsilerinde bir yazgıysa,
Aslını inkârdadır benliğim.
Sebepsiz savruluşlarım bilir kendini
Buluşması bir ırmağın denizine,
Sarar bütün yaraları...
Ve kavuşulan her özlem,
Ayrılıklar çıkmazıdır...
Sen gözlerini işle yüreğime,
Kanayan sevincimi
Hani şiir dedim de aklıma takıldı bir şey...
Bir kumsalı özleriz ya
Ve çalışan işçilerin sıcak ellerini...
Özleriz doyamadığımız,
O suretini kayıp aynalara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!