Öyle çok gelmiyorsun artık aklıma
Bilinmezliliğin cezp etmiyor ruhumu
Ve gözlerindeki buğu
Sesindeki ezgi
Alıp götürmüyor beni sana
Hatıralar düşüyor masama,
Seslerinde şişe kırığı bir ezgi.
Kamikaze dalışlarında,
Ciğerlerime iliştirdiğim o acı,
Devamı içki...
Bu kaçak yıllar içinde,
Acıtan başka ne kaldı diye
Geçmişi yoklayıp durduk.
Kimi zaman başka düşlerin,
İçsiz haykırışını taşıdık.
Şimdi bulutlarım öfkesini dağlara vuran bir yağmur.
İlk düşüşüm, ilk düştüğüm sen olsun isterdim.
Ve sel olsun, yüreğine boşalan.
Sonra sularımla yıkamak isterdim hayallerini.
Kirletilmiş bir top karanfilin benzine dönünce tenin.
Sen Alıştın,
Hiç Yorulmadan
Sahte Anlamlara karıştın
Ellerinde Parçalanmış
Bir adamın kalbiyle
Savaşlara Karıştın.
Kimseyi bağrına basmaz artık
Saçlarını okşamaz olur elleri.
Her yeni hüsrana boğulduğunda,
Kaçıp kaçıp kurtarır kendini
Korkak bir kahraman gibi
Korkak bir kahraman,
Peki, yaşamaktan bıkmalı mıyım?
İşte böyle sorularım olurdu.
Ve ben cevaplarını bulabilecek miydim?
Sadece aklımdan geçen yalanlar
Ve gerçeklerin kayboluşuydu.
Ah siz insanlar,
Acılarınızı kendinizden bile sakladınız...
Öyle bencildiniz ki,
Bedeniniz kadar dürüst olamadınız...
Düşünsellik adına ateşler yaktınız,
Ama nedense siz yoktunuz, o ateşin harında...
Bir hüznü geride bıraktığımı düşünmüştüm
Ve o hüznün yüzüne astığı yağmurları.
Seni buldum Eylül akşamında yalansız,
Seni Eylüle yakıştıran rüzgârlı gecede.
Kendi halinde bir kalabalıktın öylece
Başka, bambaşkasın sen resimlerde,
Görünmediğin aynalarda,
Yüreğin temiz ve bütün dalların çiçek
Bahar sanıp kışa verdin yemişini.
Bir nehrin sonunda olan deniz,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!