O her sabah güneşi yakar;
Ama ben ocağı yaksın isterdim bir sabah
Yemek için...
Eğilip öptün elimi
Tıpkı o rüyamdaki gibi
Eğilip öptün elimi
Kalbimin kuşu uçup gitti
Her şey dondu bir anda
Manzara sustu
Kalbimi rahat bırak
Ordan burdan hatırlanmayı kes
Sınırlıyım bir kapı kadar
Açılıp kapanırım,kapanıp açılır
Kesitim, Le corbusier’in eskizinde
Anla artık,kolonların yeri değişmez
Ne zaman gitmek istesem bu şehirden,
Yüksek bir yerden atlar gibi,
Bu düzeni bozup gitmek istesem,
Yeni bir hayata yeni bir oyuna...
Seni düşlüyorum sevgili Kashmir
Aykırı bir renk oluyorsun,
Kiraz mevsimi herkezin kulaklarında
Dışarının sohbetsi gürültüsü camdan geçiyor
Bir şey önemli değil de şimdi
Yine canım yanıyor.
Miğdemle boğazım arasında
Sancı desem değil ağrı desem değil
Yadsıdığımız karanlığımız biz yandıkça...
İçimize çoktandır inmiş karanlığımız...
Asık suratlı iç hesaplarımız...
Bizi Tanrı kurtaramaz artık.
Galibi unutulmuş güç savaşlarımız...
Biraz meryemsesen beni diyorum
Ya da müthiş korku saatlerimde
Kurtarsan olmaz narin bir çabayla
Beni sen olmaktan
En çok kendine ait olan adam
Ne yarın birlikteyiz
Ne bugün ayrıyız
Ne güneş ne de ay
Bu saatlerde batmıyor
Artık kalamam sevgili...
Senin şehrinde ayaklarım kıpırtısız
Ellerim tutamaz, kollarım yararsız
Karmakarışık haritaların ve yorgunum,
Okumak imkansız...
Bir kaç adım içeri, üç adım geri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!