Yıl geçti firari hüznünle.
Yollar uzamaya başladı birden bire.
Gidemez oldum gittiğimiz o yerlere.
Yıl geçti hüzün dolu hasretinle.
Sıhhatsiz bir ayrılık bu benimkisi,
Dün gece rüyamda seni gördüm
Gittiğin için gelmezsin.
Unuttun artık, sevmezsin sanıyordum.
Yanılmışım meğer.
Ne çok özlemişim seni…
Usulca uzaklaşır yelkenli sevda
Yağmurlar yağar âşıklar ıslanır
Yürek kaldırır mı bu ayrıkları kim bilir?
Usulca yağmur yağarda gözler ıslanır
Güneş doğar mı doğmaz mı kim bilir?
Keşke kalemim diriltebilseydi seni
Adını yazmaktan öte ne gelir elimden.
Sen ki herhangi bir evlatsın.
Acıların denk olmadığı bir sahrada
Akşam olunca gün doğmaz kentlere.
Evlat acısını bilir mi tanklar?
Kolay olmadı.
Buralara gelmem,
Seni bir kuş kafesini taşır gibi yüreğimde taşımak;
Kolay olmadı…
Aynı göğün altında farklı acılar yaşıyorduk.
En son kim acıtmıştı?
Söyle bakalım suskunluğumun sessiz ortağı
Nerede kalmıştık seninle?
Sanırım susacak kadar acıtmıştın beni,
En son geldiğinde,
Sana gelmeyen yolların bittiği demdeyim.
Öğrendim, öğreneceğim derken; oyunun bittiği yerdeyim.
Sorgudayım; cevabı bilinen sorularla,
Bir itiraftır beklediğim.
Yoksa biliyorum neyi neden yaptığını.
Sıkıntılarım var, yar şimdi.
Bir sıkılışım var şimdi.
Yalnız olmaya odaklanmış bir ömrün neresindeyim
Ah bir bilebilsem!
Sevdiğim çok şeyi seni sevdiğim için sevmiştim.
Nereden başlamalı seni sevmeye?
Hızlı trenin raylarından mı?
Öksüz bıraktığın şehirlerden mi?
Makyajın gizleyemediği güzelliğin
Kim bilir ne kötülüklere gebe.
Ellerinin değdiği yerde olamam.
Kalk ey kardeşim…
İstanbul’u almaya geldim.
Yıkılmışsa kalelerim.
Hayallerimi yakmağa geldim.
Kalk ey kardeşim!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!