Ne bela bir şeymiş sevdan yar!
Ne ölebiliyorum.
Ne de yaşayabiliyorum sensizliğin kaygısından.
Ne belalı bir gidiştir bu gidiş
Ne bir cevap nede bir haber var.
Gerçek ne?
Gerçek içi boşaltılmış odalar mıdır?
Gerçek ne?
Doya doya sevebilme ihtimalin mi?
Gerçek ne sevdiğim?
Yarım kalması mı gecelerimin?
Sen gel isterim ağustos akşamlarında.
Ölüm gelmezden evvel.
Hani mutluluk olurmuş ya bir ara.
Sen gel isterim sevdiğim bir aralık çıkageldiğin gibi...
İstemek yetmez ki.
Doyamazken sevgilinin güzellikler dolu sesine
Gece yarısı konuşmalarında;
Hayat susarak doymayı öğretiyor bana.
Susayarak doyuyorum SANA.
Hayat engeller koyuyor önüme.
Engellerinde yetişmiyor yâre ellerim.
Bir limana benzetsem seni.
Fütürsuzca alır mısın beni içine.
Anlat desem sevdayı anlatabilir misin?
Sade benim gözlerimle.
Nasıl anlatsam seni.
Sen suskunsun.
Biz seninle aynı ormanda kaybolmuş masum çocuklardık.
Biz aynı patika yolları aşındırırken ayağımızda aynı ayakkabılarla.
Aynı tuzağa düşürmüştü bizi ormanın cazgır cadısı.
Ayağımızı kanatan hep aynı dikenlerde olsa da,
Acılar denkti ve gönül koymuyorduk hiçbir dikene.
SANA;
Ben gidersem zalimlik olur; sen gidersen cinayet.
Bunu böyle bil sevgilim ve karar ver nihayet.
Sen gidersin söner ruhum, bir mum gibi söner.
Kor ateş gibi içten içe yana yana söner.
Sana yazıyorum ben yine.
Söz geçiremediğimin kölesi olup;
Sevda kelimesini sildim sözlüklerden.
Onu içimde, derinimde saklıyorum.
Bulursa yakmasın öfkem diye.
Gece yarısı çıkarıp nefes aldırıyorum.
Zaman alsın acılarımı.
Bırak kalsın gözyaşları yanaklarımda
Rüzgâr ve Güneş alsın sızıntılarımı
İstediğin ne varsa vermişken ben
Bırak acılarım benimle kalsın
Gideceksen eğer.
Sen olmayınca anlamı olmaz sanırdım yaşamanın
Yaşamak savaşı biter sanırdım
Yokluğun sanki yaşamla ölüm arasında bir yol ayrımı.
Gözlerini göremezsem ölürüm sanırdım.
Bu şehir o kadar da büyük değildi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!