‘’Duracak’’ ışığı yandığı halde, durakta açılmayan kapı için, pardon diye seslendi inmek isteyen bayan. Sırtındaki geniş yük ile, daha hızlı ilerleyebilmek için, pardon dedi, kalabalığa dalan hamal. Adres sormak için köşedeki büfeye yaklaşan genç, pardon diye başladı sorusuna. Gıcığı tutunca, elini ağzına götürüp, pardon dedi, haberleri sunan spiker.
Pardon… pardon… pardon…
………………….
Burada dört satırla geçiştirdiğime bakmayın, aslında, kırk katır bile az gelir,
günlük ihtiyacı karşılamak için, bu kelimeyi taşımaya …
Hı, hı- cık, cık – he, he- şişt- hey- gibi birçok yerli kelimenin yerini aldığı gibi
o kelimelerin on katından fazla kullanılmakta her gün. Gizli bir anlaşma ile kaldırıldı sanki yerli kelimeler. Örtülü ödenek gibi nereye gittiği bilinmez...
Milliyetçilik buralarda etkilenmiyor, demek ki, küçük Amerika oluşumuz bunu gerektiriyor.
Yabancıların önünde simit olurken, yerlileri linç ediyoruz. Yerlileri kötü tıraşından dolayı
cezalandırırken, yabancılar moda oluyor. Onları çerçeveletip kullanıyoruz günlük dilimizde…
Bazı kelimelerde küreselleşti, pardon da küresenleşenlere dahil...
Her yerde kullanılabiliyor. Hiç kimse yadırgamıyor.
Küresel bir özelliği, joker gibi bir gücü var.
Her ağıza ciklet gibi yakışıyor.
Kayıt Tarihi : 25.2.2007 22:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (4)