yıldızlar asılı duruyor vestiyerinde gecenin
unutulmuş süsü verilmiş bir aşktan kalma kelimeler etrafta
akıp giden bir kemanın sesine bırakıyorum kendimi
kadın
fırlatıp attı yüreğini
kör bir uçurumun eteğinden....
yağmur yağıyordu üzerine
durgun göller gibiydi bedeni...
vakitlerden
Şiir bu ya!
Bir şehir oluveriyorsun
Deli boranlar dövüp geçiyor bedenini...
Savruldum...
bir tren garından el salladım kendime
giden ben...
kalan benden birşeyler...
tirajı yüksek bir mecmuanın
Gecenin çanları çalındı...
Sessizlik koca ayaklarıyla adımlıyor geceyi
Sen suskun senfonilerin bestecisi!
Yorulmadın mı gecenin çanlarını çalıp kaçmaktan
Düşünüyorum da o kadar kocaman değil şu dünya
Uluorta soyunur oldu ağaçlar
Güneş bir diğer yarımkürenin sabahında oynaşta
Takvimler çoktan döktü yapraklarını
Doğacak çocuklarına isim arayanlar telaşta
Mevsimlik işçi göçü başladı
Gece gündüz demeden kardan/adamlar taşıyor bulutlar
Sürgün bu kalem geceye...
sarmaşıklar sevişiyor duvarlarla aleni
şehrin ışıkları karanlıktaki bir baykuşun gözleri
çırçıplağım...
yıldızları operasyonla alınmışçasına sığ bir gecenin
Ansızın giyindi hüznünü bir korkuluk
Dikildi geceye
Kuşlar ıradı...
Çıt çıkmıyordu
Cır cır böcekleri lal...
bulut değilim
yağamam yağmur olup evrenine
sen koca bir dev...
ben çayırların arasına gizlenmiş cüce...
ne kadar anlamsız olduğunu bile bile
Gözlerin!
bir çift kırlangıç...
ve sevda!
içimde haylaz bir çocuk...
karşıcı...
durma!
O kadar saf ve temizki anlatamam şiirleri tutku haline getirebiliyor insanı o belki bilmiyor fazla benim onu takip ettğimi ama onun okumadığım şiiri yok tarzını çok seviyorum...
Merhaba dostum...