Şimdi dedem olsaydı
Anlatsaydı
Ağlayıp anlatsaydı
Trablus’u
Kanal’ı
Ve ben kurtarmaya kalksaydım
Duydum ki gözlerin yollara dalmış
Gelenden, geçenden, haber sorarmış
İçinde bir alev her an yanarmış
Bir başka gönüle giremesen de
Sonun da ayrıldım, gittim, desen de
İlkin erkekleri saldık cepheye
Getirsinler diye yiyecekleri
Yetmedi güçleri
Donatamadı sofrayı
Ücretleriyle edindikleri
Kadınlar denildi sonra
Eskiye rağbet olsa idi, bitpazarına nur yağar idi
Oysaki eskiden nur, her pazara uğramaz idi
Çünkü insanlar neyin ne ettiğini bilir
Ve bir parça kemik için
Bu denli kuyruk sallamaz idi
Gecenin ayazı kamyonun hızıyla iyice arttı. Rüzgar, rüzgar olmaktan çıktı sanki; bir kamçı gibi yanaklarımızı haşlayıp geçiyor. Annemle babam şoför mahallinde kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlar. Biz iki kardeş, kasanın ön tarafında iyice büzüştük. Hani kolayını bulsak, insan olmaktan çıkıp, bir yastık, bir yorgan da biz olacağız.
Homur homur öten kamyon sanki hiç gitmiyor! Kaç saattir beşik gibi sallanıp duruyoruz. Sırtımızın, kıçımızın, başımızın ağrısı… Ah, bu rüzgar, hiç birinle uğraşacak halde değiliz. Ara sıra gözümüze takılan ağaçlar da bizden uzaklaşmasa, kamyonun boşuna homurdandığına iyice inandıracağım kendimi.
-Daha çok var mı, abi?
-Var galiba.
Diline dolaşsa da koskoca bir tümce;
Gözlerin konuşuyor,
Sen konuşmadan önce.
Çetin Özdemir 22.12.2006 Eskişehir
Ben,
Suyun içindeki ateşe
Ve ateşteki suya alıştım;
Sevdan yakamaz beni.
Bütün tabiplere
Güler geçerim,
Şu ölümü çıkar artık belleğinden;
Nasıl olsa öleceğiz.
Yaşamak en güzel şey;
Yaşamazsak,
Nereden bileceğiz.
Yolların sonu yok
Yürüyüp gideceksin
Son durak levhasına takma kafanı
Son duraktan sonrasını nereden bileceksin
Zaten gidenler oradan kaybolup gitti
Baharı beklemek bana mı kalmış
Kış olmuş içimde bütün mevsimler
Kim gelmiş, kim gitmiş, seçilmiyor ki
Eskimiş, yıpranmış, bütün resimler
Şarkılar söylenmiş, sevdalar bitmiş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!