Ne zaman bir badem çiçeği görsem,
İçim birden heyecanlanır.
Ne zaman bir badem çiçeği görsem,
Gözümde genç bir kız canlanır.
Badem çiçeğinden mi,
Az mı tükürdünüz yüzüme,
/Enayi, serseri,/ diye
Az mı yerin dibine geçirdiniz?
Sonunda ahım tuttu işte.
Nasıl ama,
Omuzlarınızda gezdirdiniz.
Usul usul yak beni,
İçten içten, derinden…
Yüreğim senin artık,
Çıkar, söküp yerinden! ..
Sevda denen ateşi,
Herkes ne kadar mutluymuş meğer
Ne kadar rahat
Aslında sizi düşünendeymiş
Kabahat
Ey, adım başı dilenen sahtekarlar
Hep gönüller sana koşar
Koca Tanrım, yüce Tanrım
Sende ağlar, sende coşar
Koca Tanrım, yüce Tanrım
Alan sensin, veren sensin
Göz bu,
Görür gülüm.
Can bu,
Çeker.
Yasa koyan insan
Yasa çiğner,
Mısır taneleri,
Mısır taneleri,
Vatandaş unuttu mu ki
Yediğimiz naneleri?
“Yumurtanın kulbu yok,
Gözlerimde uyku yok! ”
Olmayacak nesi kaldı
Yalan değil sözlerimiz
İçimizi alev sardı
Ayrılmıyor gözlerimiz
Coşmuş, taşar sevda seli
Sevmek ile
Sövmek ile geçti bir ömür
İçimde ne kaldı
Ne bilecekler
Günümün kralı ben oldum amma
Sorsan
Yıl iki bin sekiz,
Günlerden salı.
Masada kemik zarlar
Tabanda kızıl bir halı.
Kapıda koç yiğitler
Bakışlarıyla hakim duruma.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!