Çocukluğumun son günleri,
Bende boş, kan pompalayan bir yürek.
Kütüphaneden çıktım,elimde kitaplar
İstikamet doğru ev,direk.
Bir omuz darbesi alınca,
Kitaplarım saçıldı yere.
Böyle soğuk,böyle tipi görülmemişti,
yol etrafları kardan duvar,
bitecek gibi değil,tufan,
huşunet yüklü kara bulutlar.
Etrafta uluyorlar aç kurtlar,
Kilisli kasap Ömer;
Bir tohum yaptın, tarlaya attın,
Zamanlar geçti,
Tarlaları doldurduk.
Hasretin sardı beni
Sorma yiğidim beni sorma
Beni soma zamanı geçti
Ciğerlerim pare pâre
Kemiklerim eridi.
Hayatımın sonbaharı geçti,kışa girdi
Önümde koskocaman bir zemheri
Evimiz bahçe içinde,şirin mi şirin
İçinde yedi koyun bir koç olan ahırımız var..
Altı yaşındayım,
akşam vakti, dereye koyunları götürmek
aile içinde görevim...
Karlı bir kış günü, açtım ahırın kapısını
Cemre düştü, kardelenler açtı,
ağaçlar çiçeklendi,yapraklandı,
kuşlar cıvıl cıvıl,
sahilde çocuklar bisiklet biniyor,
bir oğlan bir kızla el ele
Marmara, çarşaf gibi durgun,
su altında kendi ördüğü
ipekten kese içinde yaşayan su örümceği
ne kadarda andırır seni
yoluma ördün ağını,
sisli,puslu olsa da hatıramdaki kayıt
ilk okula başladığımda aynı sırada oturduk
ilk okulumda, ilk arkadaşım
tam elli beş sene evvel,
Güçlü Tuyğun
temmuz öğle vakti bahçede
ceviz ağacının gölgesine oturdum
bir rehavet geldi üzerime
toprağa sağ yanımla uzandım
ben ceviz ağacı oldum
Üzüntüm yedi ay sürdü.
Oturmuşum,deniz kenarına
Martıların,mavi denizle dansını izliyorum
martıların keyifleri yerlerinde belli
bir dalıp bir çıkıyorlar,dalgalar arasına
bazen tek tek,bazen birlikte
Ömer Erkoç oğluyum
Oğuz Türk'ü boyluyum
adım Cemal Erkoç tur
ben Kilis iline bağlıyım