Her acı yırtar gömleğini birgün. Ve o gün topraktan fışkıran su gibi içimizin dehlizlerindeki herşey günyüzüne çıkar. Acılar, öfkeler, hayalkırıklıkları, pişmanlıklar ve geçmişe dair ne varsa. Yıllarca ne biriktiyse içimde, kaldırdım önündeki tüm duvarları. Kah buruk bir tebessüm oldu dudaklarımda, kah uzaklara dalan bir çift göz. Ama en çok da payıma şiir düştü bu kavgadan. Şiirle yattım, şiirle kalktım. Aza tamah ettim ama şiirin azına tamah etmedim. Çok yandım, çok yanıldım ama hep kandım şiirin tatlı gülüşüne. Şair miyim asla. Ben içinde şi ...
Koca okyanuslar ağladın sen
Ağzının içinden
Kum ovalarına değin.
Bir İpekyolu idi gittiğin
Bedestenler, hanlar, kovuklar içinde.
Asi bir yılkının sağrısını okşayan
Yıllar geçer,
akrep ve yelkovanın telaşı ile..
Ardında kalan
avuçlar dolusu kül.
Bir kemanın tiz sesinde
boyun büker hayat.
Bir ozan ve bir ağaç.
Kelimelerin yatağında
Gece yorganının altında
Kimseler bilmeden sevişen
(Ben senin ağzınla sevişirdim, gecemden ter damlardı. Gündoğumuna değin senin nefesini solur, senin kalbinle yaşardım. Parmak uçlarıma dek hissettiğim senin ürkek yalnızlığındı.)
Yüreğin orta yerindeki
kadife gözlü ürperti:
Cehennem…
Onlar.
orada dururlarken
Çölün ortasında
Bahar avuntusu
Şair işidir.
Sıtmalı ve karanlık bir gece
Ne katar şairin gölgesine.
Us'unu döker bir eleğe
Sabahları hüzünle yıkadığın yüzün
Ürkütmezdi
Fesleğenlere ötüşen kuşları.
Nasırlı bir kalp
Feri sönmüş gözler
Giden gemilere bir yutkunuş bıraktın bende.
-Feyza'ya
Ben ki eksildim
bir günahın çekirdeğinden
zifir bir karanlıktan sızan
kehribar gözlü bir hüzünüm şimdi.
Bu senin ilk gülüşün
Tenha bir sarmaşığın
Tutunduğu kuytusunda
Kendinden bihaber serpilmesi gibi
Yalnız, cüretkar ve çağlar açan.
Bazı cümlelerim var eksik,
suskunluğu paragrafa mühürlü,
bulutların ardından fışkıran
bir güneş gibi,
sen tamamlıyorsun.
Bir nehir akıyordu
yanıbaşımızda
sesini duydum.
Hayat dedim,
paslı tenekelerde çiçek
yeşertmeye çalışan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!