Ateş sönse de karşıki tepede
Umudun dumanı hala tütmekte
Akıp gider zaman avucumuzdan
Güzel günler zihnimizde bizimle.
Sona beraber kürek çekiyoruz
Gündüzleri de çoğalıyorsun içimde.
Geceleri zaten Çin popülasyonundan hallice.
Yapacak onlarca işin detayındasın.
Suyun zerresinde, rüzgarın ıslığındasın...
İşte böyle.
Bazen boş da döneceksin ekseninde.
Kim koşarak bitirdi ki, bitireceksin sen de?
Felek laftan anlar mı ki sayıp, sövüyorsun.
Geçip gidecekken, mazide takılmış duruyorsun...
Hayatlardan geçeceğiz,
Güneşle Ay'ı aynı anda istiyorsun
Birini bile oldurmak elimde değil ki
Sözler verdirip, sözler veriyorsun
Tutabilmem için beklemiyorsun ki...
Kayar zaman avuçlarımdan
Anın savurganı ben miyim?
Kaçar sözcükler dil ucumdan
Yalanın hâkimi ben miyim?
Nedir böyle, bu halim benim
Gözlerim yanılır bilirim...
Çarpık kentleşme gibi artar susuzluğum
Kumdan ziyade, ruh küllerinin ortasında
Bu seraplar ki boşuna,
Yap hamleni hemen, durma
Yerkürenin ortasında, hayatın odağında..
Yalnız değiliz ama yalnızız..
Hissettirenler var.
Namuslu da çok, namussuz da..
Bağıranlar ve susanlar.
Bir gün ben de giderim ceketimi askıdan alıp
Neresi olursa, sadece haritaya bir ok atıp
Çünkü bu sokaklar hep sana çıkmış, çıkacak
Çünkü İstanbul beni hep yıkmış, yıkacak..
Hesap sormadan, vermeden
Bir güz ki yaşadığım, kıştan berbat geçiyor.
Çocukken edindiğim yaralarım, şimdi nedensiz kanıyor.
Mutluluk başka raydan ilerlerken,
Hüzün beklediğimden hiç ayrılmıyor..
Ayrılıklarla yollar da ayrılır, kaldırımlar da.
Karşılıksız bakışlar vuku bulur, karşı kaldırımlarda.
Bıraktığım mutlu anlar, akan trafiğin ortasında..
Bir çeyrek yaşama sevinci daha bıraktım.
Eski sokağımda..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!