Bindim Harem'den, seyyah.
Geçtim Bolu'dan, Ankara'dan seyyah.
Eyledim sabrı tımar, aştım dağı, ovayı seyyah...
Vardım varmasına,
Gördüm görmesine,
Sevdim sevmesine...
Simin…
Sular bulanık, dünya karanlık
Hızlı çektik kürekleri bir yere varamadık
Hücreye atıldık da anca uyandık
Ve soluk alışlarımız az, vesveselerimiz çok
Anadolu’da,
Marmara’da yoğun bir sis.
Ve bu sise saklanmış binlerce giz.
Aniden solmadı ki hayallerimiz
Zamanında bazı şeylere aldırmak gerekiyordu
Sere serpe yürüyorum bu patikada
Bir cebimde metelik yok,
Diğerinde çiçeği kopmuş dikenli bir gül dalı.
Ve kanatmak istediğimde kanatıyorum parmaklarımı
Belirsizliğe yüzüyorum bu sisli havada
Biliyorum ki yeniden ayağa kalkacağım.
Bir anlam bulup yaşayacağım.
Aklımda bir sebep olmasa bile,
Hiçlik mi, heplik mi isimlendiremesem de.
Dönüp dursam da yatağımda, dip gecelerde.
Yüzüme su vurup, uykumu almış gibi davranacağım.
Bir gün daha geçmiş mahzenimde
Sanki süresiz bir hüküm giymişim zihnimde.
Bu tecridin sonu yokmuş kalbimde..
Ve uzanmaya çalıştıkça, kollarım kısalmış bu derde.
Karşı kıyıdan gözükmez ama büyük bir ateş bu.
Kafası kıyak, kürekleri boşlamış sandalcı,
Beklenenden erken varacaksın dememiş miydi falcı?
Doğruya da yanlışa da eşit uzaklıktasın
Seçmedikçe de hep denizin ortasındasın
Cam fanusun içinde birkaç sinek
Meçhul de değil ki bizi öldürenler.
Elde kitap, diğerinde bir deste döviz nutuk verenler.
Tartılar kırılır, çekmezler,
Doymak nedir, bilmezler.
Aç gözünü memleketim.
Kov zalimi memleketim...
Ah bitmesin lütfen şu tek lütuf uyku
Bitmesin ki, çöplükte görmeyeyim kendimi.
Görmeyeyim ki, düşünmeyeyim hep ufku.
Bir hüzün sarar çünkü bedenimi…
Uzak
Mesafeler değil, düşünceler
Ne kadar renk varsa o kadar ayrışık
Ama olmamalı
Mesela ben
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!