Soğuyor İstanbul, yüreğim gibi
Ufukta göç eden kuşları seyrediyorum, yutkunarak.
Kıskanıyorum kanatlarını.
Es rüzgar daha sert es!
Bir insan donmadan ne kadar üşüyebilirse,
Şu duvarlar, şu sınırlar gerçek...
Birlikte örüp, çizdiğimiz.
Yasaklayan da, yasaklanan da biziz
Çabalamaktansa, sihirli sözcüklerden medet uman da
Öldüren ve öldürülen, nefesler, hayaller, hayatlar da
Damları akan evlerde, seslerin yankılandığı köşklerde oturan da
Öyle filmlerdeki gibi sonbaharda ayrılmamıştık
Yağmurlu ya da fırtınalı bir havada değildi,
Yüzüklerin yerde yuvarlanışı.
Soğuk bakışlar, kuru, bulutsuz bir gökyüzü
Son söz bile sayılmayan, birkaç laf.
İşte bitmişti.
Geçer zaman, kırılır bu döngü dediler.
Heyhat, sen yine de satma hayallerini dediler.
Ben bekledikçe, deliliğime övgüler dizdiler.
Yandıkça arınırsın, kül olduğunda unutursun dediler..
Kendinden uzaklaşmış, kendinden yükselmişsindir.
Düşerken neden korkuyorsun ki..
Bil ki aslına, özüne düşüyorsun
Öyle ki başladığın noktaya iniyorsun.
Hayat sıfırlanıyor, makineye yeni bir jeton atıyorsun..
Hafif şiddetli bir tokat gibi..
Sorsalar tufan değil, bir ılık meltemdeyim
Bu leziz muhabbette, en harika demdeyim.
Aşkın içinde sarhoş, bir güzel didemdeyim
Belayı çifter çifter, gönderme öyle ya rab
Şu ağaç gölgesinde, bulutlar hayalimde
Bu dünya en çok ciddiye alanların
Hayatından bilerek geçenlerindir.
Bu gerçekse inanılan yalanların
Buz köprüden ateşle geçenlerindir.
Zevk alırız acıdan, tatlıdan bıkıp
Düşlerim var düşlerim
Limitsiz ama düğümlü düşlerim.
Bir iple gökyüzüne salınan
Bazen uçurumdan aşağı sarkıtılan düşlerim.
Hikâyem ne benim?
Hiçbir gönüle sığamadan
Ne de teselli bulamadan
Nefes alırken yaşamadan
Nasıl diye düşündüm durdum
Devirdir insanı delirten
Soğuk mermerden, solgun beyaz ışık yansır
Uzun sürecek gecenin sessizliği ufak ufak kırılır
Kimisi bir köşede ağlar
Kimisi sayıklar, sızar, mayışır
Geçmez sanırsın
Bitmez sanırsın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!