Bir sonbahar daha geçiyor
Ömrümüz den
Ağaçlar döküyor yapraklarını
o renk cümbüşüne veda zamanı
Az kaldı
Kasım' ın kapısı Aralık !
yüreğimin uykusuz gözleri
gecenin en zifiri karanlığında
düştü yine yollara
çözüldü gecenin dürttüğü
acıların dili
mazinin tozlu raflarında yerini alır gözleri kör bir aşk hikâyesi,
mutlulukla başlar hasretle yol alır
çıkmaz sokakta acı mıhlanıp kalır
başımı sen döndürdün sanmıştım
yüreğindeki dönme dolaptan habersiz !
İçimde mutlulukla koşan çocuk
ta ki bakışlarındaki uçurumdan düşene kadar
bir daha da iflah olmadı yar
gittin gideli simsiyah bir karanlığın esiriyim
Yum gözlerini canımın içi
yum
sımsıkı yum
Bugün karşınızda çiçeği burnunda bir kayınvalide var
Acemi mi acemi
şaşkın ne yapacağını bilmez , doz ayarlaması gerek evlatları sıkmamak için
Kalbi sevgi dolu
Mutlu mu ? Çoooookkk
Sabahlayan gözlerimin baştacı
Acıta acıta yüreğime ismini kazıdığım
Her harf bir bilmece
Her bilmece kayboluşum içinde
hayat devam ediyor
yürüyüp geçiyorsun
yüreğini kontrol etmeden
oysa bir baksan yüreğinin ceplerine
sımsıcak bir tebessüm
aşkla fısıldayan sözler
güneş gibi teni kavuran gözler
her sabah yüreğe doğan
" günaydın "
Ya sen bulunmak istermisin ..!
Elbette.. İlk bulduğun gibi!
sen öyle san
senden habersizliğim acıtır canımı
duam oldun dudaklarımda
ölümdür kavuşamamanın adı
ölüm ,
çoktan çalmıştı kapımı
ah bende ki umut olmasa !