gecenin en ışıklı vapurunun,
hüzünlü dumanları sarıyor,
bir tutam sessizlik arayan yalnızların soluduğu havayı...
tüm ışıklarını alıp koynuna
ardına bakmadan giden sevgilinin,
yastığım, yorganım olmuş
yorganım yastığım...
bir boyun bük,
bin kere üstünü ört istersen..
onun sesi...
sadece onun sesi...
kimse kalmadı yanıma,
ama işte içime içime damlıyor onun sesi...
evet evet bu onun sesi...
Yıllar önce;
Şekerimi elimden alan,
Rüzgarın,
Yıllar sonra;
Gönlümü senin gibi
Bir şekerle alacağını bilsem;
yelkovanlara inat,
kıvrılıp bir musluk damlası sessizliğine;
bir yerlerde uyuyordun...
biliyorum, incecik parmaklarınla birlikte,
öylece üşüyordun..
iyi niyetli düşler mezarlığında yerimi almaya değil;
sonbahara inat umutla salınan yaprağı
uçan halımız yapmaya geldim...
nerdesin diye
bağırıp çağırırken ben
nedendir bilinmez ama
hiç kıpırdamadı dudakların
son gördüğümde
Neden yaktırır onca kazma küreği
Yetmez gibi sevdamız
Diye düşünürken
Çığ altında bıraktın ayrıldın koynumdan
Ne susuzluktan yakınırım ne de kuraklıktan
Ama yağsın isterim boşanırcasına bardaktan
Ki bir ihtimaldir
Aynı şemsiye altında
Yalnızlığını yalnızlığıma katman...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!