Bu gün Nisan'ın yirmi üçü...
Otuz kere yirmi üç geçti ömrümden,
otuzunda da hayır yok....
Ömrümün otuz kere yirmi üçü,
pastalar, alkışlar, kutlamalar, kahkahalar....
tatsız tuzsuz nefesler alıyorum.
yüreğim çarpıyor deli gibi,
ne zaman sorsam ' nereye? ' diye
o da bilmiyor...
güneşin batışını seyrederken her akşam
ben sende, özgürlüğü sevdim.
kanatlanıp, bulut bulut gezmeyi...
cesur olmayı sevdim sende,
korkmadan yere düşebilmeyi...
Süleyman'ın hazinelerini sever gibi,
hiç benim olmayacak umudu sevdim sende.
sokağı basmış şehvetin elleri
yüreği tuttum ben, sol yanda gülüm...
çok isterdim o öpülesi elleri,
isyanı yuttum ben, bağrımda gülüm...
bedenle yürek karışmış iç içe,
mesela; bir kuş sırtına alsa koca çınarı,
sıkılsa da balıklar karaya çıksa,
kuşlar yere inse de bir daha uçmasa,
bulutlara basarak dolaşsak dünyayı...
mesela; hiç bir mermi insan öldürmese,
Tanrı göz kırptı yukarıdan
Sandım ki “ gel...” dedi.
Bir adım attım
Başımdan aşağıya ıslandım...
Meydanda rastladım, tesadüf.
bazı şeylerin nedeni olmaz, bilirsin.
neden hayattayım demekle aynı
'neden sen? ' sorusu...
serseri bir yaprağın kapılmışlığında
oradan oraya savrulurken
aranırken çürüyecek bir toprak
Ansızın kapımı çalan hırsız...
Buyurmazmıydınız?
Öyle gelmek için içeri
Gecenin karanlığını beklemene gerek yok.
Korkmana da gerek yok etraftan,
Ben hiç kimseyi sevmemişim...
Senden önce ne varsa, seninle silindi gitti beynimden.
Nerede doğdum? Nasıl büyüdüm?
Ve ben kimleri sevdim senden önce...
Hepsi artık çözümsüz bir bilmece...
kağıttan bir gemi yaptım.
saldım denize.
içinde bana ait ne varsa..!
rüzgar tutacak ellerinden,
dalgalar girecek koluna...
bir liman bulacak,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!