Şimdi mutlu olmak vardı,
Şimdi İstanbulda olmak vardı seninle...
Aşkın yeri mahşer olmadan,
Kavuşmak isterim sana
Seninleyken kabir bile cennet olur,
Sen yumuşacık yatağında uyurken
Ben uykumu sattım gecelere
Düşlerim de kayboldu artık;
Kim düşlerimle aldı seni,
Kimin gerçeği oldun sebebim?
Vurgun yedim, kurşun yedim
Gam yedim kaç zaman,
Kapımı çalmadı hiç
Ne mutluluk ne vuslat
Ve mısralar sana hasret,
Kan kustu satır satır
Bir düş kurdum yazın
Mavi gökyüzüne baktım durdum
Düşüme baka baka ağardı gökyüzü
Yazın başladım, kışın duruldum
Martılar gördüm aşkın dolaylarında
En çok o rüzgarı seviyorum ben, karayeli;
Saçlarına değiyor bana gelmeden önce,
İstanbul kokuyor, sen kokuyorsun...
Kış mevsiminde eser ya karayel,
Ondan kışı seviyorum en çok
Yüreğimin yangınına iyi geliyor!
Ay dağılmış gözlerine...
Yâr,
Gözlerin noktadır ömrüme
Gece inmiş saçlarına...
Yâr,
Bir zamanlar güzel bir kız varmış
Gece inerken saçlarına,
Ay doğarmış yüzüne
Yıldızları sayarmış bazı geceleri
Gözleri dalarmış gülerek gökyüzüne
Aydan, yıldızdan,
Astronomik fallardan medet umuyorum
Ne acı değil mi?
Bana bir telefon, bir tren kadar yakın olan sen;
Milyonlarca, hatta milyarlarca kilometre uzak olan yıldızlardan
Daha imkansız...
Adını unuttuğum mutluluğumsun benim
Dilimin ucunda acısı
Gönlümün ta içinde yarası...
Bir umut, beklemekle hatırlarım belki
Bulurum bir kuytu köşede seni
Belki de duvar duvar ördüğüm,
Uzaklara bakamıyorum,
Uzaklar yoruyor gözlerimi
Akıp giden zamanı tutamıyorum
Yakıyor ellerimi
Her gün daha büyüyor hasret
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!