Ağlayıp geldiğim fani dünyanın
Kıvrımlı arkına alışamadım
Bir ömür gördüğüm süslü rüyanın
Garbına şarkına alışamadım
Hayatın içinde koşturdum durdum
Bu koskoca âlemde her gün ayrı serdeyim
Sevgi dolu gözlerde incecik bir perdeyim
Kâbus çökmüş üstüme sırılsıklam terdeyim
Ateşte mi harda mı bilmiyorum nerdeyim
Yüreğimle baş başa bıraktığın yerdeyim.
İki bin on altı gün on beş temmuz
Yaklaşık saatler yirmi bir otuz
Yabancı milletler vermişler omuz
Vurulmuş kalbinden vatan kanıyor
Sineme kor düşmüş bağrım yanıyor
Hiç üzüntü duymadım çok olup da bitenden
Yüzümü çevirmedim var olup da yitenden
Gönlüm kırık değil ki beni derde itenden
Ya muradım ver bana ya erdir yaradana
Bahşettiğin her umut hayatıma can oldu
Hüner ister yaşamak bu keşmekeş dünyada
Sesini duyan olmaz çığır kardeşim çığır
Herkes kendi zevkinde eğlencede hülyada
Kulakları pek ağır bağır kardeşim bağır
Mirasyedi bu nesil anlamıyor emekten
Hasretin içimde yürek sancısı
Ne yapsam bir türlü geçmiyor babam
Oturmuş içime dinmez acısı
Kimseler gelip de seçmiyor Babam
Seni düşünerek gözüm dalanda
Utansın yıllardır bitmeyen keder
Sil gözün yaşını ağlama gayrı
Herkesin yazgısı ayrı bir kader
Ellere fırsatlar sağlama gayrı
Umudunu kesme doğan şafaktan
Endamını bırakır esen sabah yeline
Rüzgâr vurup savurur saçlarının teline
Toplayıp da derlemiş gonca gülü eline
Söylesene esmer kız bunlar sana özel mi?
Sülün gibi salınır havasını atarak
Elele tutuşmuş kara bulutlar
Aydınlık olmuyor sen yoksun diye
Beslediğim bütün güzel umutlar
Yüreğe dolmuyor sen yoksun diye
Günlerdir açmıyor saklanmış güneş
Buğulu gözlerle bakma gözüme
Gözlerim kör benim sen bilmez misin
Yalanım yok derim inan sözüme
Yüreğim zor benim sen bilmez misin
Dolaştım dünyayı bilmem eşini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!