-I-
O gün mavi eylül ayý nda
Sessiz körpe bir erik að acý altý nda
Tuttum onu, sessiz beyaz aþ ký
Kolumda kutsal bir düþ gibi.
Ve üstümüzde güzel yaz göð ünde
Kar başlıyor yağmaya.
Burda kimler kalacak?
Eskisi gibi gene
taşlarla yoksullar.
1.
Çizmeleri su alan general,
de bana: Kimden gelir
bu buyruklar? Laf aramızda:
Bugün öğle yemeği yedin mi?
Bir gün gelecek, oh diyecek insanoğlu:
Silahları bırakın, artık ihtiyaç kalmadı!
Güzel yıllar gelecek birbiri ardınca.
Çıkaracaklar depodan silahları bir gün,
Bakacaklar ki paslanmış hepsi.
Arkadaş olmamıştık birbirimizle
Ama oturduk birlikte aynı yerde
Ve sarılıp yattığımızda birbirimize
Aydan daha yabancıydık birbirimize.
Ve karşılaşsak bugün çarşı-pazarda
Haklıyım, deme sık sık, üstad!
Öğrencin de görsün, bırak.
Zorlama gerçeği:
Gerçek zora gelmez.
Konuşurken dinle biraz!
Her insan kendi adasında yaşar
Takırdatarak dişlerini ya da terleyerek.
Gözyaşları, içer
Şeytanın edebiyat bilgilerini
Onun dişlerini takırdatması
Kimseyi yerinden kıpırdatmaz.
İtiraf ediyorum: hiçbir
Umudum yok.
Körler bir çıkaryoldan söz ediyorlar. Ben
Görüyorum.
Yanılgılar tükenince
Hasta bir adamın öğütlerine
gülünür ancak.
Fazladan bir yemek daha ye ve yavaş ye
düşünerek düşmanlarını,
çok uyu,
aşk n'oldu
O gün mavi eylül ayında
Sessiz körpe bir erik ağacı altında
Tuttum onu, sessiz beyaz aşkı
Kolumda kutsal bir düş gibi.
Ve üstümüzde güzel yaz göğünde
'bir gün gelecek zaman bizim olacak, bizim
bütün düşünürlerini okuyacağız bütün çağların
bütün ustaların bütün tablolarını göreceğiz
bütün maskaralara kırılacağız gülmekten
arkadaş olacağız bütün kadınlarla
ve bütün insanlara öğreteceğiz gerçeği, sevgiyi.'
Büyük bir dü ...