Güzel; çarşaf, pardösü, şalvar, giymek,
İşte budur takva ile amel etmek demek.
Ancak şeklen Müslümanlık hiç olunmaz,
Önemli olan zalim kör nefsi gemlemek.
Hırka, takke, cübbe, post, sarık sarmak;
Ah! Dostum,
dünya nasıl memleket
Anne sinesinden ayrılıp
Kundakta yatma gurbet
Uyurken mışıl mışıl
İşte sevgine sevgi muhabbetine muhabbet
Hep böyle olmasını istiyorum sonsuza dek
Bitmesin ebediyen sürsün bu eşsiz sohbet
İstiyorsan ebediyette böyle bir muhabbet
Biraz da çekmeliyiz burada zahmet
Allah’ hım yok mudur? “zahmetsiz rahmet”
Aşk, gözle başlayıp,
Düşer hayalin eline
Gelir daim göz önüne,
Yerleşir beyine
Kalpte filizlenip,
Ruhta kökleşir
Hayal ediyorum mutluluğun ebedi yolunu
Zorluyorum kendimi sevgim için şuurumu
İşte o zaman göreceksin benim durumumu
Dersin ne oldu sana, şaşırdın mı sen yolunu
İstiyorum aşkımla ebedi yaşamak
Pek acelesi var yapılacak işler çok
Çocukluğunda bile anlayanı yok
Ağabeyi Abdullah’ın ilmine kaldı hayran
Verdi kararı, öğrenip ilmi, edecekti bayram
Şanlı Osmanlıyı dağıtacak gelecek yıllar
Yüz binlerce gazi şehit verecekti analar
Dünya devletleri yeniden şekillenecek
Doğacak güneş kâinata başka tesir edecek
Aşk çile çile yumak
Ateş ortasında donmak
Gülün güzelliğine değil
Dikenine katlanmak
Aşk, buzullarda yanmak
Ayrılmayalım hiç, bu fani âlemde de
Yoksa yalnız kalırız, ebediyen ahirette
Ebediyet için katlanalım biraz zahmete
O zaman beraber yürüyeceğiz ebediyete
Allah, ebedi bir âlem olduğunu vaat eder
Al yanaklı, zeytin gözlü hilal kaşlı
Ok gibi kirpikler, ceylan bakışlı
Billur yüzlü, tatlı dilli, az da edalı
Bu “Aydın’ın güzelidir”, iyi tanı
Badem gözlü, pembe dudaklı
Böyle bir yetenek neden keşfedilmedi. Ya da ben mi tanımıyorum.