Varıp git sığın bir düşe
Ben Mevla'yı bulum dersen
İç şerbetin şişe, şişe
Ben Mevla'yı bulum dersen
En büyük varlığın akıl
Kırılır gönlümün şevki düzeni
Elinde bir demet gül olmayınca
Bir oda yaptırdım özen özeni
Ateş yanıp tütmez yel olmayınca
Ah çekip of çeksen ne derin derin
Güvenmem dost canlı sahte yüzlere
Söyleyip çalacak saz bulmak gerek
Utanmaz suratlar namert sözlere
Okuyup yazacak yaz bulmak gerek
Karda gezer belli etmezdin izin
Bilmem ki ne deyip nasıl anlatsam
Bir zaman efsane oldu gidiyor
Bir derdin üstüne bin daha katsam
Dalga, dalga derya doldu gidiyor
Bulunmaz emsalin bulunmaz yerin
BU NASIL ŞANS TALİH
Firak’ı gönlümde girdap’ta kaldım
Ah edip ağlayıp, maziye daldım
Kırdım boş kadehi yerlere çaldım
Bu nasıl şans talih bu nasıl diye
Bir et kemik deri candan ibaret
Bomboş bir kovandan farkımız nedir
Sarmış her tarafı bin bir nedamet
Bir kuru soğandan farkımız nedir
Hal bilmez muhannet taştan kas katı
Terk edipte gitti dost bildiklerim
Yalnızlık kapımı çaldı çalacak
Duysun cümle âlem tüm sevdiklerim
Azrail canımı aldı alacak
Mertebe, mertebe yükselip indim
Göklerden yağan kurşun bir yağmur seli gibi
Toplasam birer, birer seçilmez Çanakkale'm
Her karış toprağına tutkunum deli gibi
Et kemik'ten bir duvar geçilmez Çanakkale'm
Dile gelse konuşur şu dağ şu yamaç dere
Dur durak bilmeden sarsam yar seni
Gülsem güller yaban, sensiz can hanım
Nasılda sevmiştim ah bilsen beni
Yelsin kor bedende sessiz can hanım
Kalmasa dizde fer kolum budansa
Dört mevsim baharda kırmızı güle
Yol gösteren odur garip bülbüle
Ferhat`ı kul edip, Mecnun`u küle
Dön deren bu kudret bu aşk değil mi?
Her sözde bir mana var bir keramet
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!