Hesapsız, kitapsız; devlet malı deyüp alır
İlahi! . Bütün bunlar, yanına kâr mı kalır?
“Zulüm taşıyanlar cidden hüsrana uğramış”
Kendi binasını yıkanlar, elbet alçalır! ..
Kıyama kalkar
And içer;
Belki kıyamete kadar,
Hasret biçer.
Koparsa kıyameti,
İki kavram; Özenmek ve kıskanmak
Birinde güzeli hayırla anmak
Dağlar gibi sabit, içinde ahenk
Diğerinde nefsini sultan sanmak…
Kalem, kelamın sır küpü
Kelam, gönüllere nakış,
Asırlara küpe!
Sevdamızı onunla yazdık,
Hafızalara! ..
Onunla yürüdük,
Kalbimde özlemim kırık fay gibi
Kesilmiş yollarım kuru çay gibi
Elif sözü, özümdeki bağ gibi
Sevdanın dili hicrandır dünyada
Nisan yağmurları ney sesi gibi
Senin dersin, adabın, hukukun; Töredir…
Hak bildiğin, dine-akla-örfe göredir
Bir çözülme, yozlaşma varsa kendinde bil
Nur feyzinde kelamın, ayetlerle süredir…
Toprağın örtüsü, türbeler kadar yeşil
Ona su veren, dedemin kanları eğil..
Seninle bayrak, seninle hayat bulsun diye;
Şu siperler rütbesiz, alemsiz değil..
Betona yapışan yalın ayaklar! .
Işıktan kaçar, mehtaba sığınır..
Kaldırımlar yorgun düşer, uyuklar! .
Sokaklar ıssız, çocuklar kimsesiz..
Hani, nerede şefkat damarları?
Meğer, şehirde sevgi öksüz kalmış..
Renklerin güzeli huzura gülümser
Toprağın kokusu gönle gülümser
Rengarenk açılır; kırmızı, mor ve ak
İstiklal marşında yarına gülümser…
Abi nasılsın beni unuttunuzmu yeni gördüm sizi selam ve saygılar
Bildiğim kadarıyla Elazığlı bir şairimiz.Gerçekten çok kaliteli.Şiirlerinde etkilenmemek mümkün değil.