Bir anda ülke’m, bütün meselesine ‘—gem vurdu! ’
Sadece bir tartışma gündemine kendisini ‘—kilitledi’
Mihrak, minber, mızrap, mızrak, mazruf velhasılı söz bir noktada kilitlendi!
Cümle kelimeler, cümle ifadeler, ‘—buz dağına’ döndü!
Bir şeyi zıvanadan çıkarırlar ya, aynen öyle oldu. Arzı endam edenler, kıvıranlar, kırıtanlar, şıkırtım söz meclisinde caka satanlar, daha kimler, kimler; bir hatır ile gönül okşayanlara, bir satır ile saldıranlar birbirine karıştı dersek yeridir!
Bizim tarihimiz derken, basım ve basınımızdan söz ediyoruz… İlk Matbaa, Vilayet Matbaası olarak Vali İzzet paşa zamanında 1866 tarihinde Harput’ta kurulur. Bu matbaa’da ilk olarak Hacı Ömer Naimi Efendinin yazdığı “Kaside-i Bürde” isimli eseri yayınlanır.
Bilindiği gibi ilk “Kaside-i Bürde” Allah Resulünün övgülerine mazhar olan ve Hırka-i Saadetleriyle taltif edilen Ka’b b. Züheyrin’e aittir.
Bizim gerek basım (matbaa) ve gerekse basın tarihimizin ilk adımında, ‘devletin öncülüğü’ vardır. Batıdan tamamen farklıdır. Bizde ilk matbaa Padişah 111. Ahmet’in izniyle Lale devrinde gelmiştir. İlk gazetede, 11. Mahmut’un öncülüğünde çıkarılan Takvim-i Vakayi’dir.
Mamurat’ül Aziz Gazetesi de, Vilayet Matbaasında, 1883 tarihinde Vali Hacı Hasan Refik Bey zamanında haftada bir olarak yayınlanmaya başlar…
Yazımızın burasına, ‘bizim Tarihimiz’ isimli şiirimizden birkaç kıtayı sizlerle birlikte paylaşmak istiyorum;
“Mamurat’ül Aziz
Medeni dünya susar, işlenen cinayete
Yarab! . Bu ne hissizlik, kanda durmak kalmadı
“Çevre” anlayışları teknoloji batağı
Bir iğrenç senaryoda, kara batak kalmadı
Düşte gör,
Dost, düşman kimmiş
Düş de gör
Hayal edemediğin,
Ülküleri düşte gör…
Kırk birinci yılına ayakbastın!
Toprağına, bu nasıl duvak astın!
Paşa'm, makberi söylesin ardından;
Ölüme fermansa olanca kastın!
Bilir misin şu dünya,
Emanet yurduymuş!
Nefis, nefis; beni benden
Çalan pusuymuş!
Ey gafil, Ey bedbaht;
Nasıl da ‘fani’ye uymuş!
Fatih’in topları düşerken surlara,
Bil ki, ferman okundu asırlara! ..
Gecesinde rahmet sağanağı var
Gündüzünde hikmet dayanağı var
Güz mevsimi, bir çiftçinin elinde
Rast gele bir toprağa atıldım..
Sarmaladı toprak bir ana gibi
Çiğ düştü üstüme filizlendim
Toprağa tohumun düştüğü anda
Mamurat’ül Aziz
Toprağa düşen ilk tohum
Kalemin ve kelamın ilk kalesi..
Orada başladı, kutlu yürüyüş..
Satvet-i Milliye! .
Yunus diliyle,
Kumaşımız dedik bordo-beyaza
Gönlümüz dedik, heveskâr alkışa..
Çevirdi güneşten sonra ayaza,
Hayal etmezdik, isyankâr kalkışa! ..
Her pazar; hazarda, seferindeydik
Abi nasılsın beni unuttunuzmu yeni gördüm sizi selam ve saygılar
Bildiğim kadarıyla Elazığlı bir şairimiz.Gerçekten çok kaliteli.Şiirlerinde etkilenmemek mümkün değil.