Şu anda boğazım düğümlü,
gözlerimde nem,
Hıçkırıklarım duyuluyor mu?
Bilmem,
Zor tutuyorum kendimi,
Yüreğim paramparça be,
Ağustos ayı gelince,
Bir telaş başlar bizim oralarda,
Fındıklar olmaya başlar dallarda,
Şarkılar,türküler söylenir tarlalarda,
Bir başkadır Ağustos ayı bizim oralarda.
Gecenin bir leylim vakti,
Martı sesleriyle uyandım,
Bir cıgara içimi balkonda,
Uykuma mola verdim,
Bir elmanın yarısı gibi gökte ay,
Göz kırpıyordu adeta yıldızlar,
O eski güzellik, o naz nerede,
Yüzünü görürdüm aynı perdede,
Seni hep bekledim o eski yerde,
Verdiğin sözünde neden durmadın.
Rüzgar gibi geçti benim yıllarım,
Susarsın kızgın güneşin altında,
Ekin biçerken,fındık toplarken,
Yada sıcak bir fırının ağzında,
Ekmek atarken,pide alırken,
Sırılsıklam olur körpe vücudun,
Alnından damlalar düşer bir bir,
Bitmek bilmeyen
Damlarında buzulların asıldığı
Çocukluğumuzda kılıç oynayıp
Kızaklarla soğuğuna aldırmadan
Saatlerce neşeyle kaydığımız
Alkış tutun elleriniz patlayıncaya kadar
Seyredin doya, doya alaylı gözlerle
Tribün den maç seyreder gibi heyecanla
Ne olmuş yani canım biraz sabretsinler
Bekleyen yok sofrada bir dilim ekmeğini
Çoktan emek diskalifiye edilmiş
Gel bu akşam yağmur yağıyor,
Bu yaralı ve yorgun sokaklarda,
Hadi gel bir çılgınlık yapalım,
Yürüyelim biraz sahile kadar,
Şemsiyeleri de unutalım almayalım,
Islanalım ıslanabildiğimiz kadar,
Hasretin nasıl da yakar yüreğimi,
Aylardır yıllardır görmediğin,
Sevinçle ziyaret eder kavuşursun ya,
Belki birkaç saat,
Belki de birkaç gün,
Hasrete mola verir yorgun bedenin,
Unutmamalı insan asla
Nasırlı ellerin ağırlığını
Her vücut tartamaz ki
Hazmetmek gerekir
Yorgun yüreklerde
Bedelini görebilmeli




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!