İstanbul,ekim ayında, olması neredeyse imkansız gibi gözüken en güzel günlerinden birini yaşadı bugün. Ilık rüzgar, mahmur güneş, neşeli martılar ve her zamanki gibi aşıkları bekleyen Kız Kulesi…
Ben mi neredeydim? Tabi ki Kız kulesinde değil…
Bugün anladım ki aşkı taşıyamıyorum ben,belki de tanıyamıyorum. Bana dokunduğunda, kaçırıyorum ellerimden aşkı her seferinde.
Kurumuş mürekkeplerin kirlerinde izlerim
Silik, kaybolmuş kelimeler
Bir ses yükselir önceleri içimden
Sonra içinde boğulur dizelerin
Ne çabuk geçmiş seneler
Dönüp bakınca arkama göremedim
Hani nerdeler?
Ne zaman büyüdüm?
Okul bitti
Sonra evlendim
Öyle ihtiyacım var ki sana bilsen
Hiç durmazdın oralarda
Koşar gelirdin yanıma
Yine tanıdık ağaçlar karşılardı bizi
Ve küçük karıncalarımız…
Hoşgeldin küçük baharım evime
Teşekkürler çiçeklerin için,
Yuva yapan kuşlar
Uçuşan kelebekler için,
Sıcacık güneşin
Yumuşacık meltemin için,
gece uykularımdan uyandırıyor
noktalarındaki çığlıkların
…………
on iki nokta
ve içine sığdıramadığım sevdam
gitme ne olur
bir sen varsın beni anlayan
onu ne kadar sevdiğimi
ellerini tutarken nasıl titrediğimi bilen
gitme Cemşit
hala düşünüyorum söylediklerini
biliyorum sen bir artısın
eksilerle dolu hayatımda
birkaç dizesin belki şu an
ama artırıyorum kelimelerini
dörtlük dörtlük girmen için hayatıma
Tren kaçtımı ki
Sen öyle san
Son vagonunda kurulmuşum
Keyfim gıcır
Hey nereye gidiyoruz makinist
Aman banane!
hiç bilmedin senin için gecelerce ağladığımı
ıslak yastığım isyan ederken artık bana
sahilde başıboş martılar gibi
aylak aylak dolaştığımı saatlerce
kaç kere yanına gelip seni göremediğimi
…………………………….hiç bilmedin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!