Biliyorum bilmediklerimi
Bilmediklerimi ala yalın kat öğreniyorum
İstiyorum el verdiklerimi
İstemediklerimi yığıyorum katran katre
Derken gün be gün daha da köreliyorum
Bileğim kör bıçak sırtı
Ve bir mavi dalgaydı yaklaşan
Kıyısına vurup duran güneşe seslenip
Günden ve ötelerden bihaber, vuslat
Asumanın yırtılışına sardı bedenini
Rabıtayı tattı,eskittiği hüzünden
Fakrın coşkusuyla ağ-gızıl goncadan
prangalar yıkayacak dizlerini
yerlerde sürünmekten kana bulanan dizlerini
namussuzca dövüşen
kahrıma buladığım sevişenlerle
maviliklere kanat çırpan
ulakların kanatlarına kuvvet
Yüksek tin ve naçiz vücut sağlamdı,dimdikti, namaz olmasa asla baş eğmezdi,erdem abidesi ve kalkandı düşmana! Kendisinden içeri bir KEMAL vardı tabirince;
“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu 'ben' kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!
Ömrünü vakfettiği ulvî değerler:vatanı ve milleti.Seslendi milletine yılmadan,usanmadan ve korkmadan!
Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin sınırı yoktur. İşte parola budur.
Kararıyorken batan güneşle,umutlar
Koyuluyor akşamın sabaha salınan ışıkları
Ellerimize dolup dolup boşalan,bir damla su
Berrak asumana dizilir suskun heceler
Kanayan 'sen'siz geceler,yorulur asılmaktan
Asılı kalmaktan,zoraki yeşeren çayıra çimene
Kabrin rengiyle sıyrılsa da yaşam
Ellerimizden siyaha
Çakır bi umudun hevesiye
Kimsesiz bağır da
Necat'a derer ellerini
Mevsimsiz solan sarı bilem
1)
Canım ağabeyim,Necip Fazıl K.'in kendi sesinden Sakarya türküsü dinlerken gel de senin muazzam 6+5 hece ölçülü şiirinle kendimden geçmeyeyim,mukaddes davamıza canım feda etmeyeyim,TÜRK tarhinin şanlı yarınlarına şimdiden yaldızlı senaryolar üretmeyeyim?
Cümle hücremiz secdeye durmuşken sonsuz rahmet ve merhamet sahibi rabbime,kan dökerken sancılı didelerimiz,kutlu ve son peygamberimiz aciz variyetimize kılavuzken,serhaddimize adresi bellisiz hain kurşun kirlice doluşur mu? Nur ile kir bir/beraber dolanır mı bir çelik bedende? Biz nuru seçtik rabbimin izniyle,kirlenen mevcudiyetler ise inşallah hakkınca muamele görecektik rabbimin izniyle....Bu zorlu imtihanları elbet verecektir yüce TÜRK MİLLETİ,alnının akıyla,helel edip verdiği tertemiz SER'iyle.....
Elbet bir sabah ve ötesindeki tüm sabahlar yırtacak kara derili ellerin ar damarı yırtılmış karanlıklarını....Kendi yollarında düşecek toprağa henüz hayatta iken çürümüş-çürütülmüş bedenleri....Elbet var olmasa da gelinecek tüm TÜRK illerine ve dikilecek sancağım,sonsuza değin dalgalanmak üzere :))))
Saçılacak kara toprağın bağrına belki benim-senin afif bedenin lakin çocuklarımız ALBEYAZIMIN altında dualarla ruhlarımıza huzurla Fatiha gönderecek! ! ! Uyruğumuzun kudsiyeti ile övünecek ve yüceltecek inşallah evlatlarımız rabbimin izniyle,benliğimizi/birliğimizi/hürlüğümüzü...
Çilekeş analar beklemeyecek kınalı kuzusunu gözü yaşlı....Davul-zurnalarla şölenler kurulacak TÜRKİYEMİN garbından şarkına her bir köşesinde,tüm aydınlık yarınların şerefine :))))
Lamiseleri seğirtmekte rahmanî savruluşların,
Satırlarda nakşolunan her bir harfle.
Ne bir adım ileriye geçesi sevdadan,
Ne de ardında kalası, öyle değil mi?
Azığımızda dürülü her ah,
Pelesenk eder O' nun emce kutsallığını.
Otanır şerha şerha yarılmış diller, yürekler, ...
Allah var ya şöyle şair arkadaşları dolanırken merak ettim 'Aylin kardeşimiz ne yapıyor acaba' diye...
iyisindir umarım. hadi bakalım.)
Soluyorum Senî Anne
Acz'e düşer aklım, lâl olur dilim
İzaha çalışsan, utanır ilim
Bir araya gelse, âlem ve âlim
Dar'a düşersinde ...
merhaba ayla hocam ben ramazan yılmaz sizi tesadüfen gördüm [email protected] adresim