Safak agarirken usulca
Kaplarken o zifir siyah geceyi
Uçusur hatiralarda katledilen
Umudu körükleyen safak vakti
Onca gündür,gecem gündüzüm bir
Özlediğini, beklediğini vereceğim
Riyasız, gözler önünde
Nedensiz kaçışlarımı ardında bıraktım
Esrarını çözdüğüm hayatıma neden
Kalorisiz hayatıma tuz, şeker, su
Bıraktırdın mazeretsiz çözümleri
Ben ki
Şu an sadece döküyorum inci tane
Uzağıma rast gelen odamın zeminine
Boncuk boncuk terledi alnım
Bak, gözlerimden de akıttığım boncuk boncuk
Dur daha bitmedi
Neden kayayım günden geceye
Üzerine yağan yıldızlara sırt mı döneyim
Secdeye huzurla varan başımken
Başım değil de gözyaşım mı olsun?
Bilmediklerini öğretmedi mi sana yalnızlığın
Yalnızlığınla su koyuvermedin mi semalara
Bil yeter üzülmüşlük-büzülmüşlük
Seni terk eylemeyecek bi vedanın ateşi
Kadriyle bulanırken samanına sapına
Başak başak dua ve kederin
Saflığıyla sığın yarınlara
Diline doladığın aşk kehanetinin
2005 yılına kucak açmış 2004 aralık. Meteorolojik şartlara müsavi bir gidişat. Gönlümde kar-boran fırtınalar estiren,yaşıma ve yaşantıma hiç yakışmayan,tüm yarınlarımı etkileyecek bir rahatsızlık dönemi…
Müdür yardımcılığı görevimin 2. yılı. Tüm boş geçen dersler bir yandan,ikili öğretimde sabah 7 akşam 5 mesaisi bir yandan,idari iş ve işlemler bir yandan,her gün usanmadan,inadına iştiyakle tepilen 46 km…Elbet bu 153 cm lik minicik beden kaldıramamış olacak ki ömrünün yarısını feda edebilmeyi(Bir günün 12 saati=ömrün yarısı ;): yatarken kalkamaz,ayakta iken uzanamaz hale geldi. 24 yaşa sığdırılamayacak bir yaşantının sellerce taşması bir bedenden, hem de 24 yılda..Kurşunca ağırlıkta bir sevda ki öğretmenlik,diz çöktürerek tüm sancılara, yavrularıma, gözyaşlarım yaralarıma merhem olaraktan tenimden geçen,(vazgeçen) sevdam için yavrularımın başucundayım…
Salı günü ve 2-3 Türkçe dersi.2. sınıf çocuklarım. Sabahçı 2. sınıflarım. Öğretmenleri 2 haftalık rapor almış,tedavi görmekte.Müfettişlerin gelme vakti yaklaşmış.Var gücümüzle hem teftişimizi alnımızın akıyla verme çabasındayız hem de vicdani muhasebemizde kendimizi darağacına mahkum etmemek adına,gözleri ve zihinleri sonuna dek aydınlık ufuklara açık yavrularımızın ilmi açlığını doyurma peşindeyiz.Okuma parçamızın anlatım çalışmalarını yapmaktayız.Yazdığım cümleyi okutturacağım.Bir elimde tozlu tebeşir, öteki elim belimde,ani bir hareketle kalakalmışım sınıfın ortasında. Çığlık çığlığa koşmuş yavrularım,sarılmış kimi bacağıma,kimi koluma,kimi belimden tutunmuş.”N’olur iyileşin,bizi bir de siz bırakmayın! Yemin ederiz öğretmenim,sizin sözünüzden çıkmayacağız,iyi olacağız ve üzmeyeceğiz”sözleri halen kulağımda…İvedilikle gittiğimiz hastanede çekilen MR sonuçları iç karartıcı.İlk olarak ilaç ve fizik tedavi,birlikte reçete edildi ve hemen ertesi gün başlayacağım tedaviye.Yavrularım 2.sınıfta olmasına rağmen 3 öğretmen değiştirmiş ve ben de dördüncüyüm.Bu hayal kırıklığını ve soğukluğu yaşatmaya hakkım yok düşüncesiyle,sabahları yavrularımın dersine girdim ve öğleden sonra o kış kıyamette 2 hafta boyunca sargılı dürgülü hem bel hem de boyun fıtığından fizik tedavi için hastaneye geldim. İyi ki de rapor almama müsaade buyurulmamış,sözünü dahi etmeye cesaret etmemişim! O zor zamanlarımda yavrularım beni hiç üzmedi ama sadece üzmemekle kalmadı da olgun ve akilane davranış ve yaklaşımlarıyla tüm acılarımı soğurdular her göz ve dil darbelerinde.Her sabah kucak kucak çiçeklerle karşıladı nurdan bedenleri beni,sarıp sarmalayışları ise başlı başına terapi…Ya ettikleri dualar…Asla unutmam,unutamam…
Çocuklarım için bir söz vermiştim.”El-Muhyî Rabbimin izniyle,yeşil sahalara da yeniden ve bu günlerimi de görmemişe döneceğim! ”Şükür El-Mütekebbir rabbim bu hadisede de büyüklüğünü gösterdi.Boynumu kıpırdatmadan,ıslanmış yanağıma usulcacık bıraktıkları pembiş busecikler, em çalan sıcacık avuçları ve sımsıkı kucaklayışları…Dualarına katık ettikleri adım,adımca aydınlıklar onlara feda olsun…
Sadece 15 günlük tedaviyi müteakip yaklaşık 1 aylık dönem sonunda,hamd olsun yavrularımla futbol oynayabilecek kıvama gelemesem de en azından kulaklarına eğilip teşekkür ederek sevgimi fısıldayabilecek kudrete maliktim…
Zaten 2005’in sonunda artık beni tutabilene aşkolsundu…Fırtına kamile hallerimle parmak ısırtır olmuştum nasılsa.Çok içten dilemiştim iyileşip teneffüslerde dahi yavrularıma şerik olabilmeyi ya,gerçekleşeceğine de inanmıştım evvelallah sonra da ailem ve yavrularım sayesinde. Mesnet bellediğim yavrularım şimdi yine yanıbaşımda ve 6.sınıf.Kim/kimse değil artık onlar…Defterlerini nasıl kullanacaklarını da biliyorlar,diline+dinine ve tüm öz /milli/manevi değerlerine nasıl sahip çıkacaklarını da…
Katli vacip karanlıkların...
Doğumundan beri yerilmekte
Herkes yüklenir sen gibi
Ben gibi, kapkara karanlıklara
Oysa masmaviliği ne güzel
Güne uyanan güneşin
Harçlık diye arka cebime
Koyuyorum,dumanlara sarılı göz bebeklerimi
Hîbe ediyorum zamanı kendime
Siliyorum çocuksu ayrık küsmelerimi
Koyuluyorken günler,çağlayan benime
Daha sesinin yankısı vurmadan yüzüme
Efkârı basıyor yokluğunun
Nalan oluyorum, akan, durulmaz gözyaşlarımla
İzbe köşesini kanatıyorum ruhumun
Zamanı kovalıyorum, pencerene konayım diye, sensiz sabahlara uyanışımla
Bugün herkes sana benziyor
Biraz daha sensi kokuyor sabahlar
Benim benzerim kalmamış sensiz
hiçkimseye benzemez hallerdeyim
Bugün herkes sana benziyor
Lamiseleri seğirtmekte rahmanî savruluşların,
Satırlarda nakşolunan her bir harfle.
Ne bir adım ileriye geçesi sevdadan,
Ne de ardında kalası, öyle değil mi?
Azığımızda dürülü her ah,
Pelesenk eder O' nun emce kutsallığını.
Otanır şerha şerha yarılmış diller, yürekler, ...
Allah var ya şöyle şair arkadaşları dolanırken merak ettim 'Aylin kardeşimiz ne yapıyor acaba' diye...
iyisindir umarım. hadi bakalım.)
Soluyorum Senî Anne
Acz'e düşer aklım, lâl olur dilim
İzaha çalışsan, utanır ilim
Bir araya gelse, âlem ve âlim
Dar'a düşersinde ...
merhaba ayla hocam ben ramazan yılmaz sizi tesadüfen gördüm [email protected] adresim