Namus korumağa,candan fedâkâr
Soylu geçmişini,anar vefâkâr
Öz değerlerine,olmaz sitemkâr
Ruhuma giydiğim Aslan Mehmed’im 12.03.2008/09.45
Dilimde duamdır,abimin A’sı
Çalıntı bir korkunun gölgesinde yeşiline sarınmış dinlenirken
Olmadık yağmurları yağdıran su, yazılmadan,sana gücenmeden
Kanatlanışı oldu bende cümle kuruntularımın,ayazdan sökülmeden
Oğul özlemler kovalayan yalnızlığım,tarumar dünlerimdeyken
Paletimden 1001 renge boyarım görmediğim yüzünü,varlığına sevincimden
Rabıtasıdır yüreğime yaslanan dinlemeye doyamadığım 'sen'in sesinden
Kaygan bir esinti korkularimi senle ürkütür
Aglar karalar, elvedalar ve küsmeleri nefesin öldürür
Derken yari aralik gözlerimle,bilmedigim Istanbul’u senle süslerim
Açlik çeken gözlerimi Yeditepe’den kaçirip Kanlica’ya gizlerim
Islak persembelerden kalanlar,Istanbul’un koynunda süzülür
Buldun gün görmemiş,kayıp yığınak
İfşâ,imha ettin,bolca sığınak
Terörist üstüne,kurşun sağanak
Ruhuma Giydiğim Aslan Mehmed’im 5/3/2008 19.10
Yanında,ardında,milyonlar kenet
Didelerim kırmızı,hüznüm yeşil bohçada
Yağmur gövdeme yaslı,baharım ak lehçede
Şimal nerem ah bilsem,göz dolar her parçada
Vurdu beni bağrımdan,ömre yüktü anılar
Ağarmış şakaklarım,hem de bu genç yaşımda
Hüznün resmi olmayacak,aynaya bakınca gördüğüm.Gözümü kapatmaya zorlamak yerine büyük bir istekle yumacağım,gözümde tüterken “sen”! Sanki kendimi bildim bileli yalnız sana uyudum da yine uyanışım sana oldu her sabah.Sanki göz yaşlarım sadece,ayaz vurunca yüzüme,döküldü istemeden.Gülmeler ve sevmeler sanki sadece “sen” le yaşandı.İnce belli bardakta altı şekerle içtiğim çayım değil,yudumlamaya doyamadığım “SEN”din.Seni bugün yaşıyorum ama dedim ya; sanki dünümdün de…Di’li geçmiş zamanı kullanışım bundan.Evvel,bütün renklerimi zifir yutuyordu.Alabildiğine en büyük tutkum denizlerim siyah; ruhumun,aydınlığına eşlik ettiği semâlar siyah,bildiklerim ve gördüklerim siyahtı.Belki sözlerim,hatta gözlerim ve saçlarım misâli.Ama şimdi siyah olanlar; yalnızca olması gerekenler.Aralarına; yılların habersizce serpiştirdiği aklara rağmen saçlarım,gözlüğümün siper aldığı gözlerim ve zorla bulabildiğim minicik ayakkabılarım.Hepsi bu.Hatırı sayılır sözlerim ebrûli,baktıklarım ve yaşadıklarım ebrûli.Dileklerim,sınırlarım ve ellerim de tabi.Bir de seni satırlarıma taşıyan kalemim.Kurşun kalemim; adres olarak satırlara yönelir,bana hiç dokunmadan.Bana tek dokunan,sensiz uzayıp giden,tutamadığım saatlerim.Ama olsun.Ayaküstü şiirler yazarken adına,ben her anıma şükür secdesindeyim…
24.03.2005 Perşembe 09.24 (Aylin Ayla Selçukoğlu) '
Ilkin beyazdim
Uzunca yasadim bozulmadan
Dokunmuyorlardi
Anlamazdim ya ki
Benlerimden,kahverengi benlerimden bile bihaberdim
Zamanla yeserdim
Ovaladım kirpik uçlarımı,
Usuldan, gözyaşlarımı içerime kovaladım
Yağmurlar yağarken göğsüme
Sevginin o doyumsuz lezzetini hatırladım
Dünümü kanatan yarınlarımı bugünden avuçladım
Bir ince gülümseyişinle
Gün doğarken kanatlanır
Uyurum güneş batarken
Yağmur yağarken yaşlanır
Gökkuşağıyla gözlerim sana bakarken
Baharın gazabına
Hazanın cevabına
Sevda, bi ateş buldu sende
Eğilip öptü seni
Artık kimse deniz’i bilmesin
Kimse duymasın ve görmesin
Hem yaşanmış,hem yaşanmamışcasına
Mutluluğumsun…
Lamiseleri seğirtmekte rahmanî savruluşların,
Satırlarda nakşolunan her bir harfle.
Ne bir adım ileriye geçesi sevdadan,
Ne de ardında kalası, öyle değil mi?
Azığımızda dürülü her ah,
Pelesenk eder O' nun emce kutsallığını.
Otanır şerha şerha yarılmış diller, yürekler, ...
Allah var ya şöyle şair arkadaşları dolanırken merak ettim 'Aylin kardeşimiz ne yapıyor acaba' diye...
iyisindir umarım. hadi bakalım.)
Soluyorum Senî Anne
Acz'e düşer aklım, lâl olur dilim
İzaha çalışsan, utanır ilim
Bir araya gelse, âlem ve âlim
Dar'a düşersinde ...
merhaba ayla hocam ben ramazan yılmaz sizi tesadüfen gördüm [email protected] adresim