Küçüktük
küçücüktü dünyamız
sarı ışıklar yanardı
odamızın duvarlarında
bir odun sobasının
dirseğinden yayılırdı
Aşüftedir kendi yol yordam bilmez
Kaldırımda doğru düzgün yürümez
Nal çakılı ayağında haspanın
Dikkatleri celbettiğin düşünmez
Kendisi esmerdir saçları sarı
Türküler çalınır
taş plaktan
çalınca türküleri
alınır sevdalardan
kabzolur yüreklerden
hasretlik
Seherden uyandım yine mutsuzum
Bülbül gülde figân eyleyip durur
Bî-insaf elinde hep umutsuzum
Keremim içimde bir Aslı durur…
tâ âlem-i ervahta ol bâdeden içmişiz
o güzelim leylânın kapısından geçmişiz
büryan olmuştur yürek hayal-i dilber ile
onca dilber içinden çürüğünü seçmişiz...
Seveyim mi seveyim mi
Yar ben seni seveyim mi
Dillerimi lâl eyledin
Yar sinemi döveyim mi
Geleyim mi geleyim mi
Bir baksan görecektin
Gözüne mil çekilmiş
turuva atlarını
İçinde kaç ihanet taşıdığını
Kaç baharın kanına girdiğini zamanın
Yıkık bir duvar dibine sinmiş
Soğuk bir Sivas sabahında
Düştüm yollarına hayatın
Azığımda yalnızlık
Dilimde dünden kalan
Anlamsız bir ayrılık türküsü
“Sürgünüyüm bu yerlerin elvedasızım
Sivasta bir kış sabahı
dokuzundayızaralığın yılikibinonüç
bir kar tanesiyle söyleştim bu gün
sözleştim mart sonuna kadar
cümbür cemaat bir olup
kapatacaklarmış tüm kirlilikleri...
ben bendeyim
sen sendeysen
kim kimin kimsesi
kim kime yar
kim kiminle var olmuş
kimin umurunda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!