Tut elimden
Yorgunum
Bedhahtım bizarım
Derin yarıklar var mihverimde
Savaşın izleri durur siperlerimde
Ya gel şu rüyalarıma ya da kalma bende
Sönmeden meşaleler bir ışık bekliyorum
Gecesi uzun süren bu yalnızlık ülkesinde
Tut yüreğimden, bilmezsin nasıl üşüyorum
Ubeyde
Onlar ki gaza eder düğün gibi
Bentlerinden taşan bir sökün gibi
Şehadete koşup gitmek isterler
Dalgalandığın her yer memleketim
Olmadığın her yer cehennemimdir
Ücelerden yer beğen ey nazlı yâr!
Everest’ten gerisi, sana engindir!
Yarın Halep’te sonrasında Şam’da
Uğrun Uğrun
Dolunayda bir yol gider
Kıvrım kıvrım uzar gider
İlk akşamdan gitmeseydin
Yâr hasretin cana değer
Umut
Ömrün ufkunda güneşler batıyor
Karanlıklar içinde bin bir gece
Akıp giden zaman neden akmıyor
Yelkovan akrebe çatar öylece
Dar güne kaldım diye dövünme
Her günü bu gün gibi düşünme
Zevk sefa istersen burda işin ne
Sefanın cefası da var unutma
Allah kuluna kâfidir sığın ona
Yaktın ciğerimi kestin suyumu
Kızgın ateşlerde bırakma beni
Etme bu azabı gel vur boynumu
Urgana sehpasız uzatma beni
Sahralara sürdün attın çöllere
Yazsam deftere bir kaç satır daha
Yazdıkça derdim bitmiyor üstadım
Betona çaksalar geçerim amma
Cahile sözüm geçmiyor üstadım
Demedim hiç kimselerin ardından
Kul olup ta düşer isen eğerki dara
Olanda bir olmayanda bin hayır ara
Mazhar olmak için o güzelim bahara
Ölmeden ölümlerden, geçmek gerek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!