Aydın Demirkan Şiirleri - Şair Aydın Dem ...

0

TAKİPÇİ

Aydın Demirkan

Aile ziyaretlerimin sonuncusunda karşılaşmıştım onunla. Hâla eskisi kadar alımlı, hâla eskisi kadar güzeldi. On yıl öncesinin liseli kızından eser kalmamıştı ama bir tanrıçanın kelimelerle anlatılamayacak güzelliğine bürünmüştü. Onu gördüğüm o an heyecanlanmamış olsaydım eğer, şüphesiz anılarıma, o fütursuzca yaşanan gençlik aşkıma ihanet etmiş sayardım kendimi. Ne var ki böyle bir şey olmadı. Gördüğüne sevinmesini umarak baktım gözlerine; gözlerime baktığını fark ettim. Anneme yakalanma korkusundan belki, çabuk kaçırdı yıl yorgunu bakışlarını. Aradan geçen onca yıldan sonra, belki söylenebilecek birçok şeye rağmen sadece kuru bir “merhaba” diyebilmenin burukluğuyla selamlayabildim onu. Sıfat tamlamalarının eksikliğine bürünen cümlelerimde hissettiğim acizliğimi. Oysa baş başa olsak neler söylemezdim ki! Ama söylemedim; söyleyemedim. Yirmili yaşlarda yaşanan o deli dolu sevda yıllar boyu sır olarak kalmıştı aramızda. Ne ailesi bilmişti, ne de benim ailem… Kazanılan üniversite sınavının şaşkınlığında, aşkımız da savruldu bizim gibi farklı şehirlere. Telefonlar taşıdı önce ayrılığımızın ağırlığını, sonra elektronik postalar… Derken hoyratça harcadık sevdamızı.
“Bir bakış bir bakışa neler anlatır; bir bakış bir aşığı senelerce ağlatır…”
O bakış yıllar sonra buldu beni; acıttı yüreğimi: ayrılırken evden, bakışları kaldı yüreğimde…
Sakin tavrıyla anlatırken konuştuklarını, annemden öğrendim evlenip boşandığını. Alkolikmiş eski kocası. Berk’miş oğlunun adı.
Konuşmakta olan annemin kulaklarımdan silinirken yavaş yavaş sesi, unuttum her şeyi, herkesi. Akıntıya çekilen küreklerden yoruldu artık bedenim; yalnızlığımın sancılarında, büyüler bozuyorum şimdi.

Devamını Oku
Aydın Demirkan

Birilerini ya da birşeyleri aramakla geçiyor ömürlerimiz. Bir tatminsizlik, bir doyumsuzluk... Dizboyu yıkılan hayaller. İncinen gururlarda yön değiştiriyor hayatlar; kayboluyoruz.
Bir eş'e, bazen bir sevgiliye bağlıyoruz yitirilmişliğimizi. Bir suçlu bulmak, hafifletecek sanki tüm acılarımızı!

Gülmeye olmadığı gibi, dermanımız yok ağlamaya da.
Bir keşmekeş, bir yokoluş...
Bir tren garında hüzünlü bir uğurlamayı yaşıyoruz; giden yolcu, mutluluğumuz.

Devamını Oku
Aydın Demirkan

Aktı gönlüme ateşi
Volkandan sızan lav gibi
Girdi gönlüme ateşi
Seninle ya Said Nursi...

Gönlüm yanar geçmişime

Devamını Oku
Aydın Demirkan

En koyu rengiyle haykırdım sana dün gece… sessizliğin rengine boyandı yine çığlığım. Gecenin rengine boyandı yüzüm; karardı baktığım aynalar; küstüm zamana; karardı saatler!
İçsel bir boşluk tufanında yazıyorum şimdi sana. Geçmiş zamanın ayak izlerince uzak anımsamalarında hatırlıyorum. Ben kar tanesi kadar küçük…
Benim bir geçmişim yok; götürmüştün ya giderken, sana soyunduğum saatler gölgesinde kaldı karanlığın… yalnızlığım zaman aşımına uğradı!
Hiçliğin kaosunda kahraman olmak kolaydı da, “sendeki ben” izin vermedi yokoluşlara!
Tüm anlamsızlıklarında suçlayamamıştım ya seni; kimsenin büyük olamadı işlediği suçlar seninki kadar; Dostoyovski’den attım Cezayı, Suç kaldı sadece…
Sen sahiplendin cezasız suçları ve ben; kendimizce yargıladık tarihi…

Devamını Oku
Aydın Demirkan

Geçeli kendimden, derin denizlerin yalnızlığını taşıyor ruhum. Ütopyalar arası yokolumlara bölünüyor genlerim;
fareli köyün kavalcısı, vazgeçmiş kavalından...

Uzayıp giden ipin bir yerinde sonlanırken hayatlar; bitiyor ömrüm umarsız. Şeytan ayinlerine tanık oluyorum!
Çıldıran tanrıların yokolumlarında, bir tanrı doğuyor yeniden. Küçüldükçe yok oluyorum!
Tanımayan gözler, 'bir hiçsin sen,' diyorlar!

Devamını Oku
Aydın Demirkan

Her geliş bir gidişe çıkıyor. Dün veda ettiğim şehir bugün karşılıyor. İçilen bir fincan kahvenin sonundaki telve gibi buruk anılar. Her tane telve canımı acıtıyor.
Bu şehir kan kokuyor...
Bu şehir gül kokuyor...
Bu şehir başka...
Bu şehir yaşattığınca öldürüyor.
Gözüm kesmiyor bu ayrılığı... Görünen yollar, iki yüzü keskin bıçak. İçim acıyor vedaya. Biliyorum; İstanbul beni anlamayacak...

Devamını Oku
Aydın Demirkan

Mezarlıkta yetişen ağacın
Hüzün dolu gözleri var
Ölüler ağlamaz deme
Toprağı neden ıslak sanırsın?

Karda yeşeren filizin

Devamını Oku
Aydın Demirkan

Bir sigara içimlik zamanlara sığdırılan duygunun adı mı aşk? Yoksa giden sevgilinin ardından uykusuz geçen gcelere verilen isim mi? Birkez daha göremeyeceğim diyerek yemeden, içmeden kesilmenin adı mı yoksa? Ya da elleri eline, teni tenine değmeyecek diye, dökülen gözyaşının içinde mi saklı aşkın?
Sevdiğini düşünüyorsun beni...
Hadi! Anlat o zaman aşkını. Anlat beni nasıl sevdiğini...
Adımı her duyuşunda ürperiyor mu için? Bırak adımı duymayı; aklına geldiğim anlarda titriyor mu bedenin? Dün gece ve bütün gece acıdı mı gözlerin uykusuzluktan? Olduğumu söylediğin içinde, olmadığım için derin ve koskocaman boşluk var mı? Gözlerin dalıp gidiyor mu uzaklara ve uyumaya çalıştığın gecelerde, gözyaşlarınla ıslatıyor musun yastığını sana ait olmadığım için?
Sevdiğini söylüyorsun...
Kaç kalem bitirdin aramızdaki yollarca mesafeyi ümitsizce anlatmak için? Bensiz geçen her saniye için düşman oldun mu zamana? Üstündeki tüm elbiseleri yırtıp atmak, bedebini parçalamak, yok etmek geldi mi içinden? Geceler boyu sanki hiç dinmeyecekmiş gibi baş ağrıları çektin mi ve yüreğinde, senin bile ulaşamayacağın en derin yerinde delirmeye dair sancıların oldu mu hiç?

Devamını Oku
Aydın Demirkan

Yorgun gözlerim seni ağlarken içime hain pusularda büyütüyorum suskun yaramı.
Sen dillendiremediğim sevdam, saramadığım aşkım... sonsuzluğum, sen acıyan sol yanım...

Devamını Oku
Aydın Demirkan

Geçip giderken zaman su gibi aktı yüreğimden nice aşklar; ne aşklar, ne sevgililer gördüm ben.
Nasıl bir yürekse bedenimdeki kana kana içtiğim sevdalar doyurmadı beni; yalnızlıktı en büyük korkum, korktuğum başıma geldi.
Gördüğüm aşklar mı giriyor nereye baksam hayalime, yoksa hayalimdeki aşkları mı görüyorum? Yalnızlık dokunuyor yüreğime...
Su gibi akıp geçiyor zaman; ömrümden gün tüketiyorum ölüme doğru...
Ölüm korkutmuyor beni!
En büyük aşk, hiç yaşanmayan mı?

Devamını Oku