Gecenin karanlığında bir fısıltı gibi,
Süzülüyorsun sessizce kalbimin içinde.
Yıldızlar bile kıskanıyor gözlerinin ışığını,
Ve ay, solgun kalıyor gülüşünün yanında.
Ellerin ellerimde bir bahar gibi,
Ankara’nın bağrında bir ulu çınar,
Kökleri toprağa değil, kalplere uzanan.
Her rüzgârda yaprak yaprak titreten bizi,
Her fırtınada gövdesiyle koruyan.
Ankara gibiyim bugün,
Bozkırın ortasında yorgun bir kadın.
Yüreğim taş sokaklardan geçmiş,
Hangi hikayeye dokunsam,
Bir masal gibiydi ellerin,
Kavrardı soğuk düşlerimi.
Bir dua gibi sessiz,
Ama yankılanırdı içimde nefesin.
Gölgende büyüdüm, sen sustukça ben dinledim,
Sözlerin az ama kök salan cümlelerdendi.
Her adımda öğrettin, baba, ben bilmedim,
O dağ gibi sessizliğin ne sırlar gizlerdi.
Başlangıçta hiçbir şey olmamış gibi hissediyordu. Sanki hayat o gidince bıraktığı yerde kalacaktı. Gözlerinin önünde, söyledikleri kulaklarında yankılanıyordu ama hala gerçekte olmadığını düşünüyordu. Nasıl olurdu? Bunca yıl sonra, bu kadar anıdan sonra bir anda nasıl giderdi? Onca yaşanmışlık boş muydu?
Bunu ilk başta kabullenemedi. Duyguları, onun aklının oyunları gibi geliyordu. "Geçer" diye düşündü. Belki de birkaç gün içinde arar, barışırız. Ama günler geçti. Sessizliğin ağırlığı her geçen gün biraz daha omzuna çöküyordu. Evde her şey yerli yerindeydi; onun çayı hala mutfakta duruyordu, pencereden gördüğü sokak aynı sokaktı, ama içinde bir şeyler kırılmıştı.
Ben seni öyle çok severim ki,
Yağmurun toprağa düşüşü gibi,
Damla damla, ince ince işlerim içime,
Yavaşça eritir, can suyu veririm her zerrene.
(Bir sandalye, bir masa. Masada yarım bir kahve, bir yanık mum. Adam oturuyor, yüzü boşluğa dönük. Konuşmaya başlar, sesi titrek ama kelimeleri keskin. Arada duraksar, derin nefes alır.)
Bu akşam...
Her şey bir anda oldu.
1. Gün
Gecenin içinde, uykusuzluğun kuytusunda; sanki her nefesimde senin soğuk nefesini hissettiğim bir boşluktayım. Nefes almak işkence gibi, ama duramıyorum... Seninle dolup taşarken, sensizliğin dipsiz bir kuyusunda çırpınıyorum.
Ey ruhumun sultanı, beni bir zamanlar gülüşlerinde saklayan, sonra da o gülüşleri bana yasaklayan adam(kadın)... Senin içimde açtığın yaralar, gecenin siyahında bile parlıyor; yıldızlar kadar uzak, ama o kadar gerçek. Her sabah "bugün de sensiz" diye uyanırken, kalbime hançerler saplanıyor, ve içimdeki delilik giderek güçleniyor.
Boğazdan esen rüzgar serin, tatlı,
Martılar gökyüzünde bir sevda fısıldar.
Maviyle yeşilin kucaklaştığı yerde,
İstanbul, aşka en güzel masalı yazar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!