Dağlardan kopan,
Bir deli boran,
Haykırır her an
Bediüzzaman.
Elinde Kuran,
Gurbet Eller
Rüzgâr vurur gurbet ele savurur,
Kavrulurda garip yürek kavrulur,
Çınar gibi adamlarda devrilir,
Devrilirde garip gönül devrilir.
Ben seni sevdim ey dilber,
Olmuşsun bu cana rehber,
Senden gelir en hoş haber,
Her şey sana, feda güzel.
Geldik bu dünyaya sürgün,
Serazat yaşasa da insanlık,
Yarın Rabbimizin divanında iki büklüm olacağız.
Gözlerimizde pişmanlıktan yaşlar,
kalbimizde heyecan.
Rabbimizin yoluna koşacağız.
Ak ile kara çarpışır, akıllara olur ziyan,
Kimisi vahyi soluklar kimilerinde hezeyan,
Herkeste farklı üsluplar,herkeste ayrı bir beyan.
Sabredene iyi ilaç, gelip geçmekteki zaman.
Dünya bir pazar herkese farklı renk ve farklı desen.
Dikkat et beyaz ölüm seni esir almasın
O güzel gençliğini kederlere salmasın
Tedbirini erken al yarınlar geç olmasın
Dikkat et beyaz ölüm seni esir almasın
Karışınca kanına ölüm denen o illet,
Münbit nehirlerim vardı yaylalarımda,
Son menzile varmak için akardı kararında.
Bir diriliş müştusu besleyerek bağrında,
Ovaya hayat verir yazında, baharında.
Bir ses bir nefes vardı yaylalarımda.
İlmiği boynumda günahkar aşkın,
Bir bende misali sürünüyorum
Hidayet bulmuyor isyankar arzum
Her türlü ahvale bürünüyorum
Makbul sayılırmı ettiğim tövbe,
Muhabbettir tek yolumuz,
Duaya kalkar kolumuz,
Hem sağımız hem solumuz,
Kardeşlik düşümüz bizim.
Biz olmayız oyunbozan,
Aşkın Bizcesi de hoş,
En Doğubayazıt’tan,
Ağrı yüksekliğine,
Bir kervansaray uzaklığındaki,
Van kalesinden Sübhan’a bakar dururken.
Bitlis’te, Hizan balı tadında aşkımız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!