İstanbul kokuyor, tıpkı sevdalarım gibi her yanın
Martı kanatlarından yağan yağmurlarla ıslı saçların
Dalga dalga akmış gözlerine rengi o serin suların
İstanbul kokuyorsun, en güzelidir o tüm kokuların.
Eksiği vardır 'İstanbul yedi tepedir' diye savunanların
İstanbul Sen ve Ben
Buram buram İstanbul'sun, İstanbul kokuyorsun
Ellerin Emirgan, yüzün Bebek
Saçların Kınalı Ada, gözlerin Marmara
Nefesin şarap, boynunda inciler taşıyorsun...
Ne gökler duydu feryadımızı
Ne de yerler.
Ahtopot gibi sardı kollarımızı
Hırsız herifler.
Güneşi karartmak istediler
Her gün, her an
Sevgilim, bir gün ayrılacak yollarımız
Sen bir yerde, ben bir yerde
Habersiz, selamsız, kimsesiz.
Kavuşmak özlemiyle açık kollarımız.
Şayet bir gün ellerin bir başka eli tutar,
Esir ol hakketmediğin koltuğunun haşmetine
Ye, iç, denizlerce servet kat olmayan servetine
Alınırsın koltuğundan bir gün, dönersin eski günlere
Sorgulanır, yargılanırsın; hem derinden derine
Sonuçta “suçsuzsun” derler, bak şu Allah’ın işine.
Bana her gelişinde yağmur yağardı
Kuşlar neşe saçar, çiçekler açardı
Etrafını onca kelebek sarardı
Çünkü güzelim, bahar sende yaşardı.
Süzülürdü yağmurlar yanaklarından
Bir, iki, üç… otuz...doksandokuz...
Say dur durmadan günleri.
Sonra;
Bir, iki, üç…oniki
Say dur durmadan ayları.
Tüm gözyaşlarımı takıp peşine
Ağladım sellerce, terkedişine
Her gün dua ettim dönersin diye
Dönmedin sevgilim başaramadım.
Terkettiğin günden beri öksüzüm
Yapma be çocuk! Kahredip de bu hatayı
Dönülmesi zor bir yolda yürümeyi bırak
Bırak ellerinin arasına sıkıştırdığın o belayı
Gözlerime bakıp “tamam” deyiver inanarak.
Ne kadar nedenin olursa olsun yapmamalısın
İhtirastan öptüm seni sevgiden değil
Sevdiğim birine benzettim belki o an
Sonra fark ettim ki dudakların sersefil
Bazen bunu yapıyor istemeden insan
Hani aç insan ekmeği pasta bilir ya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!