Kendini göğe asmış karınca Görüyorsun her şeyi;
Oysa aşağıdakiler hiç mi hiç görmüyorlar seni.
Gün olur olur uykularım olmazdı
Karanlıklar artırırdı yalnızlığımı
Gönlüm el açar bulutlar ağlardı
Yağmurlar ıslatırdı korkularımı.
Dağ başlarında çoban ışıkları
Boyun bağı, medeniyet bağı
Deyip durduğumuz şu kravat;
İster Fransız olsun, isterse Hırvat
Bulup, takıp- takıştıran,
kendini ona layık görüp yakıştıran
Sağ olsun.
Merhaba benim güzel meleğim
Kızma bana, vakitsiz gittim diye
İnan ki bir gün mutlaka döneceğim
Sakla şiirimi, benden sana hediye.
Şimdi herşeyden habersizsin
Dünyaya çıplak geldik,
Yine çıplak gideceğiz.
Hep boş yere didindik
Asla giyinemeyeceğiz.
Bir karga ile, bir yılan
Nasıl olmuşsa, arkadaş olmuşlar.
Zaman -zaman birlikte yemiş,
Birlikte içmişler.
Bir gün uzunca bir geziye çıkmaya
Karar vermişler ve
Gel benimle güzelim
Gül bahçende gezelim
Tutuşalım el ele
Güllerini derelim
Bir bu gülden bir şundan
Sevdiğini bilmesem, bir an gözyaşı dökmem
Böyle el açıp, yalvarıp boyun bükmem
Biliyorum seviyor beni, hem de deliler gibi
Ben de öyle, Ferhat ve Mecnun misali
Halal olsun bana!
Hiç düşünmemiştim veda edeceğini
Bir gün ansızın çekip gideceğini
Ne de kolay söyledin bu kelimeyi
Güle güle demekten öte ne kaldı ki!
Hayatta hep kaybettim aşk kumarını
Gereksiz ağlayanları hiç sevmem:
Sevmeden sevdiğini sanan
Dolmadan boşalmaya soyunan
Görmeden anlatmaya başlayan
Gitmeden dönüşe hazırlanan
İçmeden sarhoş olan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!