Aynı şarkıyı yüz defa,bin defa dinlemiştik.
Kimisinde ağlamış,kimisin de gülüp geçmiştik.
Bir hayal kurmuştuk
Çatılı evler,bahçesinde tavuklar,kuşlar,kafesler...
Bir resim çizmiştik
Bulutlar pembeden...
Şu derdimden ne dağlar anlar ne bağlar anlar
Ölüp gitsem şu dünyadan ne anam ağlar ne yarim ağlar.
Bir kahve fincanın dibindeki telve gibi yüreğime oturmuştun.
Bir türlü ilham veremeyen dağlar gibi pusluydu heryer.
Ne deniz maviydi.
Ne toprak olması gereken renginde.
Yanmış kibrit çöplerini de kutusuna koymak neyin nesiydi ?
Sazımda güftesini bilmediğim bir beste,
Ah! Umut sen neydin?
Mükemmel bir sabah kahvaltısı,iğrenç bir akşam yemeği.
Bazen nazlı bir çiçek,
Bazen dikenli bir gül.
Bir yol,bir,beklenti,bir heves bir dua...
Ya sen neydin?
Bir hayali dahi öldürüyordu beynim,
Arkasından hiç üşenmeden gelen kalbim.
Nasıl oldu da bu kadar iş birlikçi oldunuz.
Oysa muhakkak biriniz bir çelme takıyordunuz bir şeylere.
Hiç yabancı gelmemişti bu hayalin gidişi.Kaç defa bakakalmıştım valizini toplayıp giden
umutlarımın ardından.
Ruhumuzu şeytana sattıktan sonra yaşadıklarımızdır bazen hayat, ya da satmadan önce.
Kime göre doğrudur, hangisi doğrudur bilinmez.
Herkesin doğrusu da gerçeği de kendindedir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!