Şu anda hayatta en çok sevdiğim şeyi yapıyorum. Evet, yazı yazıyorum. Yıllar önce elime aldığım kalemi, umut ediyorum ki, yıllar sonra da elimden bırakmayacağım.
Bazen yüzyıllar önce gibi gelen, bazen ise dün gibi hatırladığım anılarımın arasında çocukluğumun en güzel günleri yaşar...
Anneannem, önünde avlusu olan, çitten kapılı, iki katlı şirin bir evde yaşardı. Alt katta anneannem, üst katta ise nenem (anneannemin annesi) otururdu. Kuzenim Selim ile ben fırsat buldukça üst kata çıkardık. Nenemizin turuncu-kahverengi tüyleri olan bir kedisi vardı ve onun her yıl çoğalan yavruları...
Kaçıp gidiyor uykularım
Gecem gündüzüm birbirine karışıyor
Yokluğunda biçare
Yokluğunda çaresizim
Sessizim yokluğunda
Yılların birikmişliği üzerimde
Umudun tek edemediği bu şehirde
Yasaklı kitapların arasında unutulmuş
Karalanmış, mürekkep izleri içinde bir şiir gibi
Sabırla, okunmayı bekliyorum…
Yağmur bulutları taşıyordum
Başımın üzerinde
Ve puslu bakıyordum dünyaya
Tek gözlü penceremden
Siyah güllerim vardı
Rüzgar
Savuruyor beni
Zamanın sonsuzluğundayım
Yağmur biriktiriyorum avucumda
Gözyaşlarım da karışıyor içine
Yaşamak ruhun bilinmezliğinde
Bilirsin de bilemezsin
Sonuçta giden geri gelmez
Yankılanır içinde mutsuzluğun
Gidersin de geri dönemezsin
Hüzün bulutları dağılmıyor yüzümden
Sancılı vazgeçişlerimin yalnızlığında
Alışamadıklarımın ardında kalıyorum
Yitirdiğim ne varsa teker teker
Pişmanlıklarımın esaretinde tutsak
İsteklerim yerine getirilecek olsaydı
İsterdim önce, bir özgürlük kuşu olmayı
Diyar diyar dolaşıp,
Özgürlük tohumlarını dünyaya atmayı
Buğday olsaydım tarlalarda
Satır arasına sıkıştırılmış
-mış gibi yapmaktan bıkkın
Kırılgan kelimelerim
Söyleyemediklerimin hasretindeyim...
Elim-kolum bağlı
Gün doğmadan neler doğar bilir misin,
Kış ortasında
Gecenin yalnızlığında
Bir baykuş öter uzaklardan
Korkarım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!