ey sümük
burnumdan çıkardım seni
şimdi parmağımın ucundasın
bakıyorum sana
sen de bana bakıyorsun
bu bir efendinin köleye
Mumlar yanıyor beynimde “onun” yaktığı mumlar, “onun” ateşi
“o” bir rüya “o” benim için özel bir insan
Ama “o” beni bilmiyor
“onun” bavulları emanetçide
Hindi gibi kabaran babasının yanında mutlu
Titrek anasının
Dünya bir park
İçinde dolanıp duruyor çocuklar
Kalpleri kırık
Gözleri yaşlı
Armağan çocuklardan biri
geriye dönememek ne kötü
masumiyete uzaktan bakmak yalnız
cesareti olmadığı için gidememek yanına
yoksul bekar odalarına kapanmak
kafayı duvarlara vurmak
duvarlara acımak, kendine değil
bayat ekmekleri atmıyorum
ıslatıp güvercinlere veriyorum
çoğu tombul
ahbap olduk kendileriyle
guguk diye sesleniyorlar
helal helal diye sesleniyorum
Şimdi düşünüyorum da, tüm hayatımı ne de boş geçirmişim
Yani “ boşun” kendisi bile bu kadar boş olamaz
Çok kötü bir çocukluktu benimkisi
Oradan başlayayım anlatmaya
Feci hastalıklıydım
Ter, saçlar darmadağın
Cesedimi bir kumsalda bulsalar, parçalanmış
Etlerimi uçan martıların midelerinde
Ne iyi olurdu değil mi?
Karım kötü bir kocadan kurtulurdu
Çocukların kötü bir babadan
Anam kötü bir evlat
Bazı kar yağar bazı karanlık
Gözlerimin önüne
Eşekle sevişen kadınları düşünürüm
Ağzım ateşlenir
İsmail’e inen kurbanı düşünürüm
Tavuğa saldıran horozun
Gözündeki hınzırlığı düşün
Ya da Adem’in elmasını yerken
Havva’nın duyduğu şaşkınlığı
Yalnızlıktan yüreği sökülen
korkunç bir sessizlik
neyin var diyen bir dudak
yok
kızgın bir baba
sadece kendimi dinliyorum
ama Orhan Veli gibi değil
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!