tepeden tırnağa anadoluluyken
sana kendimi sevdirmek için bir hiçe benzedim
beni sevdin
ama ben sevemedim artık seni
artık bir hiç kimseydim çünkü
senin istediğin şeye benzemek
nicedir şair istanbullur derler
ama bu göç
çoktan yıkılmış,
yerine küçük bir kasaba kurulmuş
terkedişleri içerir...
............hep ne bilsin sevda
kerbela dediğin suretinin yamaçları
gezinen ak üstünde altın karadır
çöldür, karartıların altı üstü kum
bastığın sinemin serabıdır
gülerek gelen uzakta hayat
yanına varmadan ölecek hayal
göğe değdim, et kemik
avuçladığım toprak tenindeydim
ölümler içinde
ölülere sarılarak...
alırlar başımı...
sonu geldi hikayemin
yavaş yavaş....
hırsın günbatımında zıpkınladığı gibi
bir insanın ölüsünü,
ölü bir beden
ceset tabiri kısmen zayıf kalır
baştan başladı serüven
paylaşımında tanelerin
ben yaşayamadım bitirmeyi
hep yeniden başladım
başaramadım
çiğnemek içindeki bana dair arzuları
bir insan nasıl sevişir gibi sevişmek
iğrenmek kokudan, rutubetten
lakin demine vurdurmak
cama yansıdıkça karanfil dileklerin
bir okyanusu bezemek
kısacası....
beni benden aldı, demiş her kimse
demişte....
seni benden kim çaldı....
diyememiş...
utancından.....
elimdeki yazıyı bilmiyordun, daktilodan canlanmıştı
uzattım, elime dokundun.... kağıda değil
soğuktu ellerimiz
göz göze gelmemeliydik aslında
anlamamalıydık birbirimizi..
dertlendik...
sen geldin..
taşları ıslak soğuk bir caddede
kaldırıma vurdu gece bir kaç yıldız
avucuma aldığım ölüyordu
sen geldin
ama kalmaya değil
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!