Yontulmamış acılar bıraktın
Gönlümün buzul çağlarına...
Oysa ressamdın sen.
Heykeltıraştın
Sanatçıydı bir adın.
Tuvale dokunduğun her fırça darbesiyle
Hüzün kokan gecelerde
Hissetmek isterdik
Bir dost elini yüreğimizde
Koca yıllar vardı paylaşılan
Dostluğun sıcak evinde
Hiçbirimize gülmemişti kader
Gecenin bir yarısı;
Bir acı düşer yüreğine
Çırpınırsın,kanarsın boyuna
Sonra yer çekimine uyarsın
Gözünde damlalarla.
Yaşamı hatırlarsın
Bakmaya doyamadım o gül yüzüne
Gönül gözü doymaz bir gün anlarsın
Değişmez hiçbir sesi, senin sesine
Başkasını duymaz bir gün anlarsın...
Geceden sabaha yürekte sancı
Ey be İstanbul, ey taşı toprağı altın
Sevdaları yalan, sevenleri hain şehir.
O boğazının mavileri yetmedi mi sana
Gözyaşımı da istedin benden.
Aksın sevdiğimin uğrunda gözyaşlarım ne çıkar ki
Varsın durmasın sonsuza kadar
Geçmi kaldım hayata, yoksa erken mi vardım?
Herkes anı yaşarken, ben ölümden zevk aldım.
20.04.2006
İstanbul
Dört kitabın içinde aradım durdum
Bulamadım bu aşkın kanununu ben
Zalim sevdan ile yandım tutuştum
Göremedin bu aşkın mağdurunu sen
Eyyüpten Yunustan dersimi aldım
Rüzgarların koynuna bıraktığın saçların
Hala öyle divane hala öyle deli midir.
Ya hovarda yüreğin sonbaharın ardından
Yine öyle umarsız yine serseri midir
Acıtır mı kalbini verdiğin bütün sözler
Hep bu son olsun dedik
Ve başladık aşklara
Güneşin doğmasıyla.
Ama bozuldu büyü
Her aşkın ortasında.
Ya beceremedik sevmeyi
Bana ölümü anlat anne
Bedeni tamken nasıl ölür bir insan.
Hayır anne hayır, ölmedi babam
Bak işte, uzanmış boylu boyunca
Uyuyor yatağında...
Kıymetli Dost Şair, Şiirlerini sık sık okumaktayım,
ancak mesaj limitiyle olan sorunum nedeniyle size
mesaj gönderemiyorum. Bu hususu bilmeniz için
buraya not bırakayım istedim./ selamlarımla./ n.a./