Bir rüya gibi gelip geçtin.
Altında, tarih kanatlı bir attı.
Yüreğinde sabır dikenli bir gül.
Ellerinde tuttuğun meşale gözlerindi.
Tarumar eyledin
Bahar-ı ömrümü
Gül-ü al iken
Derilmemiş bağlarda
Hazanda açıldım.
Kırıldı dalım yaprağım.
Yok güzelim, yok
Bir bayram vakti değildi
Bir öğlen saati,
Bir akşam üstü,
Yada bir mehtap anı değildi.
Bitip tükenmez sesleriyle
Hızlı yaşamasını da
Geç olsa da, sevmesini de
Öğreniyor insan
Acıyı bal eylemesini de
İntikamı, hunhar bir kılıç gibi bilemesini de
Ey yaz mevsiminin sıcaklığı
Yakmayın yüreğimi, yakamazsınız.
Çünkü bir alev parçası gibi saplandı
Onun sıcak, kor gözleri bir yerlerime
Beni benden eden
Hesapsız, zamansız akışımdır.
283. maddesindedir
Sana esaretmini emri
Hamurabi’nin
Taş lahit nizamnamesinin
Nedir bu ağırlık?
Bendeki bu yılgınlık
Bu gam
Bu yeis
Nedir bu onulmaz kırgınlık.
Bekli havadandır,
Sabah,
Öğlen,
Akşam,
Karavanalar yol gözler.
Yalın ayak çocuklar, ihtiyar kadınlar.
Ellerinde açlıkları,
Var gücümle vuruyorum
Yumruğumu ortasına masanın
Ve
Unutmadım diyerek haykırıyorum.
Ne ezilir,
Ne küçülür,
Bir bayram sabahı çocuksu bir gülücük var gözlerimde
Yüreğim bir şeylere inat halay çekiyor.
Göğsüm bir kabarıp bir inen
Kumdan kaleleri yıkıp
Sahilleri bin bir öfkeyle döven
Akdeniz’den farksız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!